İnsanoğlu her geçen gün daha rahat edeceği imkanlar oluşturmak
peşindedir. Dünkü yaşantısına göre işlerini ne kadar çok kolaylaştırırsa o
kadar rahat edeceğini düşünür.
Dün dediğimiz zamanda her şey gerçekten daha mı zordu? ‘’eskiler’’
dediğimiz büyüklerimiz, çamaşırlarını külle yıkar, çalı süpürgesiyle ev süpürürlerdi.
Her gün yedikleri ekmeklerini fırınlardan hazır olarak almazlardı. Kendi
yoğurdukları hamurlarla kendileri yaparlardı ekmeklerini.
Tüm ülke ve dünya gündemini öğrenip, türkü dinledikleri bir radyoları
olana kadar şehirden gelenler haber getirir, türkülerini kendileri yazar
kendileri söylerlerdi.
İmkân her geçen gün hayatımızda arttı ve artıyor. Birçok şeyimizi
otomatik denen makinelerimiz yapıyor. Otomatik çamaşır makinesi, otomatik
bulaşık makinesi, otomatik kahve makinesi, otomatik vites araba gibi. Her şey
gittikçe otomatikleşti. Otomatik yemek pişirme makinesi bile var.
· İnsanı rahata kavuşturan bunca alet varken,
teknoloji her gün ilerlerken, neden herkes zaman yönetimi eğitimi alacak kadar
zamanı kullanmakta sıkıntılı?
· Neden çocuklarımıza daha çok zaman ayıramıyoruz?
· Neden komşularımızı daha fazla ziyaret edemiyoruz?
· Akrabalarımızla daha çok ilgilenebiliyor muyuz?
Deneyimsel tasarım öğretisi der ki; imkân, isteklerine ulaşma potansiyelidir.
Günümüzde her şeyin ihtiyaç olarak algılandığı, aslında isteklerimizin
ihtiyaç olarak gösterildiği bir dünyadayız artık.
Bir süpürgenin geçmişine baktığımızda; çalı süpürgesinden başlar. Sonra
gırgır tabir ettiğimiz yine mekanik yani elle işlettiğimiz, onun biraz daha
modern hali. Ardından elektrikli süpürge, şarjlı süpürge diyerek bugünkü robot
süpürgeye ulaştı hem süpürüyor hem siliyor. Artık elimizi bile sürmemize gerek
kalmadan süpürme işini halledebilen süpürgelere sahibiz. Daha konforlu bir
hayat olduğunu düşünürüz. Oysa konfor: imkanla alakalı bir durum değildir. İmkansızlıkta
çözüm üretebilen insan daha konforludur.
Yer ocağından sobaya, gaz sobasından tüplü sobaya, oradan elektrikli sobaya geçildi. Katı yakıtlı kaloriferden doğalgazlı kalorifere derken artık nereden ısındığımızı göremeden sıcağın tadını alamadan ısınıyoruz. Evin tüm bireylerini bir araya getiren o soba ve onun başındaki sohbetler de yok artık.
Sohbet demişken, mutfak tezgahının başında durup iki arkadaş bulaşık
yıkarken ettiğimiz sohbetin tadını şimdilerde hangi sohbet verebiliyor ki? Üşenerek
doldurup, boşalttığımız bulaşık makineleri tüm bu olanlardan habersiz üstelik.
Hadi şimdi de ‘haber’ demişken iletişimimiz ne durumda? İletişim ve haberleşme
geçmişimiz de diğerlerinden pek farklı değil. Duman, güvercin, mektup derken
mahalleye bağlanan tek bir evdeki telefonla, görüşmek istediğimiz il için santralden
telefon bağlatıp saatlerce beklemek vardı mesela. Sonra jetonlu telefonlar,
ardından çağrı cihazı, araç telefonu, ev telefonu, cep telefonu. Cep telefonu
ile birlikte de en yakınlarımızın, sevdiklerimizin veya önemli olduğunu
bildiğimiz yerlerin telefon numaralarını aklımızda tutarken artık hafızamızı da
o kadar kullanmamaya başladık.
Peki nedir değişen?
İletişimini geliştirmek isterken iletişim teknolojisinin geliştiğini
fark edemeyen insan, zıddında ilişkilerinin bittiğinin de farkına varamadı.
İlişkiler, bağlar...
Yazları salça yapmak, bulgur kaynatmak için birbirinden kazanını ve
yardımını isteyen komşular bir bir yok oldu artık. Artık apartmanlarda
birbirlerinin katına uğramadan asansörle geçip gidilen üst ve alt komşularını
tanımayan çok insan var. Hele ki karşı komşusunu tanımayan… çünkü artık komşu
komşunun külüne de muhtaç değil. Kül kalmadığı gibi ‘’bir fincan şeker alabilir
miyim komşum’’ yerine siparişini telefonla verip kapıma gelsin, katıma çıksın
gibi kolaylık olduğu düşünülen pek çok oluşumlar gelişti.
Her şeyin daha iyisi yapılıyor zannedilirken komşuluğun paylaşımın
geriye giden sıralaması. Artık dışarıdaki insanlar da yabancı, apartmanımızdaki
insanlar da yabancı durumunda. Çünkü komşu olmak çok başka bir değer...
Eskisinden daha da hızlı gelişen teknoloji insanoğluna her geçen gün
yeni bir imkân sundu…
Ama bize ve ilişkilerimize ne olduysa yavaş yavaş oldu…
Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…
Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.
"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"
Yahya Hamurcu
İmkanlar boş zaman oluşturmuyor ki? Madem o kadar imkanımız var, biz ne diye yetişemiyoruz hiç bir şeye..Ne dar imkan o kadar bağımlılık geliştiriyoruz. Her şeye her kese..
YanıtlaSilHer imkan bir tuzaktır. Emeğinize sağlık.
SilBelki de aletler bizi içine çekiyorlar
YanıtlaSilGüzel anlatıldı teşekkürler ederim. Eski eşyaları yeni teknolojiyle yenilemek rahatligi getirdi.İnsan iliskisi apartmanlarda komşuluk ilişkisi unutuldu...
YanıtlaSilBu kadar imkanın içinde imkansız kalmak.. işte halimizin özü..
YanıtlaSilNasıl da yanıldı insan,daha fazla imkana sahip olursam hayatım 10 numara olur,daha rahat ederim diye.Halbuki her imkan sorumluluğunun yüküyle de geldi insana,ve o yüzden de pek de karda olamadı.Çok ihtiyaç gören bir konuyu ele almışsınız,kaleminize sağlık
YanıtlaSilİnsanın imkanları, rahatlık tuzağına itiyor kişiyi. Bu rahatlık tuzağında da kişinin başkasına ihtiyacı azalıyor; bu da iletişim kurma ihtiyacını azaltıyor ve sonuçta bedelsiz ilişkiler oluşuyor ve sonuç; tatminsiz, kıymet bilinmeyen ilişkiler ağı oluşmuş oluyor kişinin etrafında.
YanıtlaSilİmkansızlıkla çözüm üretebilen insan daha konforludur, Daha marifetlidir.
YanıtlaSilİnsanoğlu hep daha çok imkan daha çok konfor ister. Rahat etsin ister. Bu konfor insanın gelişmesini engelliyor. Elimizdeki imkanlar ve konfor bizi çürütüyor. Açlık insanı geliştirir güçlendirir marifetlendirir, pırıl pırıl yapar.
Elinize emeğinize sağlık...
YanıtlaSilNe varsa eskide vardı gerçekten o günler gözümüzün önüne geldi kaleminize sağlık
YanıtlaSilİmkanlar... iletişim kalitesini nasıl da bozuyor. İnsanları nasıl da boğuyor... İmkan mı marifet mi?
YanıtlaSilRahatlık konfor çürütür
YanıtlaSilBize ne olduysa yavaş yavaş oldu ,üfleye üfleye ….:((
YanıtlaSilNe anlamlı bir yazı. İnsan bunları okurken bile hayatın tadını almayarak koşuşturmaca yaşıyoruz.🌷
YanıtlaSilHer imkan insanı marifetsizleştiriyor. İnsanoğlu da hep imkanlarını arttırmaya çalışıyor burada da yanılıyor.
YanıtlaSilHayatımızı kolaylaştıran her şey aslında bizi okadar koreltiyor ki hiç farkına bile varamiyoruz. Kaleminize sağlık çok güzel ifade etmissiniz
YanıtlaSil