Bu Çocuk Neden Küfrediyor??



- Nesrin’ ciğim patron yurt dışından arıyor. Beş dakikaya geliyorum.

- Tamam canım, ben de bizim yaramazlara bakayım.

 Melis bir elinde telefon, diğerinde kahvesi balkona çıktı. Nesrin’ le üniversiteden arkadaştılar. Okul bitince herkes bir yerlere dağılmıştı. Ama onlar mahalle arkadaşı olduklarından bağları kopmamıştı.

Çocukları erkek olunca, bir ortak yönleri daha olmuştu. Çocuklar yaşıt olduğundan haftada bir görüşüyorlardı.

 Bu hafta sonu da çocukları iple kaymaya götüreceklerdi ama hava bulutlu olunca vazgeçtiler.

“Çocuklar evde oyuncaklarıyla oynasın, biz de birer kahve içelim” dediler.

 Nesrin’ ler iki katlı müstakil bir evde oturuyordu. Bodrum katında, dev ekran televizyonun olduğu geniş bir salon, içinde tenis masası ve bir sürü alet olan bir spor odası vardı. Bir de çocuklar için büyükçe bir oyun odası. Çocuklar  bu yüzden evde kalma fikrine bayıldılar.  Eve varır varmaz sevinçle hemen alt kata indiler. Vakit kaybetmeden de hemen oyun oynamaya başladılar.

 Nesrin’ in canı sıkkındı epeydir. Çocuk yetiştirme konusunda eşiyle pek anlaşamıyorlardı. Fikir ayrılıkları yaşıyorlardı. Çocuk çimenlere bassa, kaydırağa ters binse, bir aleti kurcalamaya kalksa, kocası“yap oğlum” diyordu. Hep eğlenceli aktivitelere götürüp, eğlensin istiyordu; zipline, lego klübü, su kayağı, zıp-zıp. Azıcık canı sıkılsa, ödev yapmak istemese “tamam oğlum istemiyorsan hemen bırak” diyordu. On yaşındaydı ama kıyafetlerini bile bakıcısı giydiriyordu. Nesrin ise oğluna, ufak ufak görevler vermek istiyordu. Kedinin mamasını o versin, menekşelerin birini hep o sulasın. Ayakkabısını bağlasın, annesi boynundan geçirdikten sonra kazağını kendi giysin. Ödev yapması için zorlamıyordu, ama istiyordu ki çocuğu kendini tatlı tatlı zorlasın, biraz gayret etsin. Evet yüksek eğlenceli aktivitelere izin vardı ama bir kaç ayda bir. Bu tarz yerelere, her hafta gidince; çocuk hiç bir şeyden zevk alamayan, çok çabuk sıkılan bir çocuk olup çıkmıştı. Bunun gibi bir kaç konu daha vardı anlaşamadıkları.

Tabii Nesrin bunlara hayıflanırken, ufaklık anne babanın fikir ayrılıklarını çok güzel kullanıyordu. Hem anneyi hem babayı parmağında oynatıyordu, özellikle babaya her istediğini yaptırıyordu.

Nesrin, Melis’ e fikir danışmak istiyordu, onların oğlan maşallah pek bir usluydu. “Neyse Melis’ in görüşmesi bitsin konuşuruz.” dedi sehpaya uzanırken. Elinde tepsi ile mutfağa giderken aşağıdan bir ses duydu. “Ama canımı acıtıyorsun” diyordu Melis’ in oğlu.

Nesrin kontrol etmek için aşağı indi. Kapıyı araladığında mafyacılık oynadıklarını anladı. Nesrin’ in oğlu arkadaşını sandalyeye bağlamış, başına da bir poşet geçirmişti. Doğrusu bu artık oyundan çıkmış gidiydi.


- Yakında bu mahalleyi terkedeceksin. Yoksa sana burayı dar ederiz!

- Olmaz burası bize babamdan kaldı. Ben bu evde doğdum, çocuğum da burada büyüyecek!

- Bu imzayı atmazsan başına neler gelecek biliyorsun değil mi?

- Beni çözün yoksa sizin ağzınızı burnunuzu dağıtırım!

- Dağıt bakalım nasıl olacakmış o?

- Abi nefes alamıyorum, şu poşeti çıkartır mısın?

 Melis gördüklerine ve kulaklarına inanamadı.

Can havliyle atladı. “Çocuğum ne yapıyorsun böyle. Çöz ellerini arkadaşının. Çıkart şu poşeti. Ne saçma bir oyun bu. Nerden öğreniyorsun sen bunları?” demişti ki birden irkildi.

Bunlar, geçen gün eşinin izlediği dizideki repliklerdi.

“Demek bu çocuk bu diziden öğreniyor bütün bunları” diye mırıldandı.

Şimdi anlıyordu, öğretmenin endişesini. 

Oğlu, yakın zamanda okuldaki bir arkadaşına küfür edip, yumruk atmıştı. Bunun için Melis ve eşi okula çağrılmıştı. Öğretmen bunun geçici, münferit bir olay olmamasından endişe etmişti.

“İnsan algıladığını aktarır.” der Deneyimsel Tasarım Öğretisi.

Bir fabrikaya ne girerse o çıkar. Kasa kasa domates giren bir fabrikadan ne çıkar?

Salça, sos veya domates suyu çıkacaktır. Buradan bir mobilya veya bir kazak çıkmayacaktır.

Bir çocuk izlediği bir filmdeki şarkıyı söyler.

Orada duyduğu repliği kullanır.

Orada gördüğü mimikleri yapar. 

Orada gördüğü kıyafetlerden giymek ister.

“O zaman işe algılamadan başlamak gerekir!” diye düşündü Nesrin.

Çocuk olsun yetişkin olsun, bir insanın algısını nereye yerleştirdiği önemlidir.

İnsan faydaya yönelik şeyler algılarsa, aktarımları da fayda üzerine olur.

Zarar verecek şeyler algılayan, zarar veren aktarımlarda bulunur…

Algılayacağımız şeyleri seçiyor olmamız önemlidir.

Kontrolsüz bir şekilde her sunulanı algılamamalıyız.

Hayatımızı toparlayacak, bizi ileriye taşıyacak şeyleri seçip, onları algılamalıyız.

Kıymetli olan, gerçeği algılayıp, gerçeği aktarmaktır...


 Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…

Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, 

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 

Aynadaki kişi...

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Yahya Hamurcu

 

Yorumlar

  1. Ne algılarsan onu aktarırsın... Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  2. Tüm yetiştirici olan anne baba öğretmen patron her ne ise dikkatle okuması gereken bilgiler. Elinize emeğinize sağlık...

    YanıtlaSil
  3. Ne kadar güzel, bir konu algılamanın önemli olduğu .evet Bir fabrikaya ve girerse o çıkar . O yüzden hedefe amaca uygun şeyler girmeli ki o çıksın . 👌 kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  4. Teşekkürler ederim güzel anlatıldı

    YanıtlaSil
  5. Ayşe Nur Varlı28 Şubat 2024 12:30

    Algılama aktarmanın hayatımızdaki hayati değeri çok güzel anlatılmış. Kaleminize sağlık🌸

    YanıtlaSil
  6. Ellerinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  7. Tam da hayatın içinden bir yazı… neyi algılıyoruz neyi aktarıyoruz gerçekten?

    YanıtlaSil
  8. Tertemiz beyinleri bünyeleri var ne alırsa öyle yetişecekler dış dünya hiç bu kadar tehlikeli olamamıştı tam bu nedenle bilmek öğrenmek ve yetiştirmek hiç bu Kadar kıymetli olmamıştı… elinize kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  9. Bu zaman için çok kıymetli birbyazı

    YanıtlaSil
  10. Değişmek mi istiyorsun? Algıladıklarını değiştir.. Elinde olmadan değişeceksin.. Güzeli algılayıp, güzeli aktaranlardan olmak ümidiyle..
    Kaleminize sağlık, çok güzel bi yazı olmuş 😊

    YanıtlaSil
  11. Neler algıladığımız önemli. Algımızı kontrol edebiliriz, aktarımlarımızı değil…
    Ftm Dlkn

    YanıtlaSil
  12. Hayriye Akgül zamn o kadar kötü olduklarını çocuklar artık küfrü vurmayı normal zannediyor yapmayan çocukları kınıyor halr gelmiş emellerinize sağlık hocalarim çok güzel anlatım olmus

    YanıtlaSil
  13. Çok güzel elinize sağlık. Şimdiki zamanda okullarda yaşanan, toplantılarda konuşulan konu “çocukların birbirine şiddet uygulaması ve bunu oyun zannetmeleri”. Çözümü belli algılaması değişsin aktarımı da değişir. 👏🏻👏🏻👏🏻

    YanıtlaSil
  14. Nermin Yeldan1 Mart 2024 05:10

    Üzüm üzüme baka baka kararır gibi evet çok doğru neyi görür algılarsam onu aktarıyorum güzel bir yazı güncel hayata uyumlu ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  15. Çocukları hep arkadaşları bozar zannediyoruz. Halbuki anne baba olarak her halimize dikkat etmeliyiz. Çocuk neyi algılıyorsa onu normalleştirir ve dışarıya o şekilde davranır.Hatırlatma yapan yazınız için teşekkürler:)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder