Nehir yerinde duramayan kıpır kıpır bir çocuktu. İri iri gözleri kıvır kıvır kirpikleri vardı. Annesi onu takip etmekte zorlanıyor enerjisini atabilmesi için elinden geleni yapıyordu. Her gün iş çıkışı Nehir’i parka götürüyor oradan oraya koşmasını izlerken bile yoruluyordu. Ama Nehir yorulmak nedir bilmiyordu. Annesi “Haydi gidelim” dediğinde “Anne biraz daha biraz daha” deyip oynamasına devam etmek istiyordu. Ayla ise bu çocuğun enerjisini atması için ne yapacağı konusunda endişeliydi. Eğer işten geldiği günlerde yorgun olup parka götüremezse Nehir evde oradan oraya koşturup duruyordu.
Nehir okula başlama çağına geldiği zaman az da olsa enerjisini atabiliyordu. Fakat eve geldiği zaman yine aynı şekilde enerjisi hiç bitmemiş oluyordu. Ayla eşiyle görüşüp acaba bir spor dalına mı yönlendirseler diye kendi aralarında konuştular. Sonra da yüzmeye göndermeye karar verdiler.
Nehir ilk yüzmeye başladığında biraz sudan korkmuş fakat ilerleyen zamanlarda çok eğlenceli hale getirmeye başlamıştı. Sonrasında yüzmeye gittiği günlerde yoruluyor eve geldiği gibi hemen uyuyordu. Gel zaman git zaman Nehir yüzmeyi çok sevmeye başlamıştı. Çok güzel ilerlemeler kaydetmiş artık yarışlara girecek seviyeye gelmişti. Aslında Ayla’nın hiç de böyle bir düşüncesi yoktu. Onun düşüncesi sadece çocuğu spor yapsın sağlıklı olsun ve enerjisini atsın diye başlatmıştı. Öğretmeni gelip yarışlar olacağını katılmak isteyip istemediklerini sordu. Ayla ise kızıyla görüşüp bununla alakalı dönüş yapacağını söyledi.
Nehir’e ilk başta bu teklifle gittiğinde Nehir çok sevindi. Katılmak istediğini söyledi. Yarışlara gittiklerinde hiç beklemedikleri bir kalabalıkla karşılaştılar. Ne kadar çok yarışlar için hazırlanan sporcular varmış diye düşündüler. Yarışlar başlayıp bittiğinde Nehir de madalyaları toplamıştı ve sevinçle annesiyle mutluluğunu paylaştı. Tabi madalya almak onu teşvik etmişti. Bundan sonra tüm yarışlara katılmak istediğini söyledi annesine.
Spor olsun diye başladıkları yüzmede Nehir bir anda yarışların aranılan yüzü olmuştu. İnsanlar onunla aynı kulvarda yüzecekleri zaman endişe duyup “Nehir nasılsa bizi geçer” diyorlardı. Tabii ki kulüp antrenörleri de Nehir’i çok seviyor onunla ilgileniyorlardı. Nehir kendi arkadaşlarını da kulübe dahil etmiş ve hep beraber çok güzel başarılara imza atıyorlardı. Ayla ise işten gelip koşa koşa Nehir’i yüzmeye götürüyor, oradan eve getirip ödevlerini yaptırıyordu. Her yere yetişmeye çalışıyordu. Sonrasında büyük yarışlara hazırlanmaya başladılar. Türkiye finallerine adım adım…
Gel zaman git zaman üç yılı geride bırakmışlardı. Yarışlara on beş gün kala hiç olmayacak bir şey olmuştu. Ayla antrenörün Nehir’le konuşmasına şahit olmuş ve bu durumdan hoşlanmamıştı. Antrenörü Nehir’le konuşurken istenmeyen kelimeler kullanmış ve Nehir’in üzülmesine sebep olmuştu.
O gün bütün duyguları aktifken gidip konuşması doğru olmayabilirdi. İstemediği kelimeler ağzından çıktığında kırıcı da olmak istemiyordu. Çünkü doğruyu güzel söylemekti önemli olan…
Konuşmak için doğru zamanı beklerken Ayla uygun zamanı bulup antrenörü ile konuşmaya karar verdi. Fakat konuşma hiç de beklediği gibi gerçekleşmedi. Antrenör ile istenmeyen bir duruma düştüler ve yarışlara çok az bir zaman kalmasına rağmen kulüpten ayrılmak zorunda kaldılar. O da artık ne yapacağını bilmiyordu. Kızına bu durumu nasıl açıklayacağını düşündü. Çünkü çok fazla bedel ödemişlerdi. Sonrasında kızına durumu açık açık anlattı. Nehir büyük bir olgunlukla karşıladı durumu. Aslında çok üzüldüğünü ama bu şekilde devam ederse daha çok üzüleceğini de bildiğini söyledi. Yıllardır hazırlandıkları yarışa katılamayacaklardı.
Ayla kızının durumuna çok üzülüyor ama ne yapacağını da bilmiyordu. Gerekli yetkililerle görüşüp olayı çözmeye çalışsa da antrenörü geri adım atmadı. Nehir burada haksızlığa uğrayan taraf olmuştu. Ayla durdu düşündü ve dedi ki “Haksızlığa uğrayan biri varsa mutlaka buna hakkını verecek olan da vardır.” Sonrasında Nehir’i alıp karşısına açık açık konuştu.
Ne kadar çok emek vermiş olsalar da bu yarışlara katılamayacaklarını artık bu sporun onlar için bittiğini kızına anlattı. Nehir çok üzülmüştü. Aslında yıllardır bu yarışlar için hazırlanıyordu. Ama annesinin de üzüldüğünü gördüğü için “Demek ki buraya kadar” diye düşündü. Ama büyük plan başkaydı.
Tam vazgeçtikleri sırada çok büyük bir kulüpten Nehir için teklif geldi. Bundan sonra o kulüpte yarışmalara katılmasını istediler. Ayla ve Nehir şaşkındı. Aslında onlar vazgeçtikleri anda böyle bir teklifle karşılaşmayı beklemiyorlardı. Ama hiçbir bedeli karşılıksız bırakmayan bir Allah vardı.
Ayla nehirle konuşup katılıp katılmak istemediğini sordu. Nehir büyük bir heyecanla “Anneciğim zaten olmak istediğim yer orasıydı.” Dedi. Hemen antrenmanlar başladı. Nehir yarışlara yeni kulübüyle girmişti. Ve Nehir artık Türkiye Finallerindeydi…
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…
Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.
"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"
Yahya Hamurcu
Ellerinize sağlık 🌸
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş🌺
YanıtlaSilinsanlar plan kurarlar ama hakedişler farklı işler
Ellerinize kaleminize sağlık 👏👏
YanıtlaSilHayat sen plan yaparken arkadan gülümsermiş. Allah plan kuranların en hayırlısıdır çünkü. Hayatımızın içinden güzel bir örnek olmuş. kaleminize sağlık
YanıtlaSilSen yeter ki Sebepleri oluştur ve bekle. Elinize sağlık 🌷
YanıtlaSilEllerinize sağlık yuregınıze Sağlık
YanıtlaSilNasıl keyifli bir yazı olmuş. Okurken merakla sonunu düşündüm. Ne güzel söylemişsiniz “ Doğruyu güzel söylemekti önemli olan “ diye. Hayatın içinde bunlara dikkat etmek ne kadar önemli. İlişkileri kurtaracak hassas bir nokta. Kendime de ders çıkardım. Nehir bu öyküde en masum en bedelli olandı. Rabbim hakedişine ne güzel karşılık vermiş🙏🏼 Yüreğinize, kaleminize sağlık 🙏🏼🌺
YanıtlaSilİnanılmaz akıcı ve ibretlik.Sabretmenin, azimle çalışmanın karşılığının Allah tarafından mutlaka verilmesi…
YanıtlaSilYaşarken ne çok şey öğreniyor insan bu hayatta. Bizim için planlalnan her şey için razi olmak verene şükretmek ne kıymetli.
YanıtlaSilRAB bim kabul etsin...:)
YanıtlaSilNehir'in yaşantısından kendi yaşantımıza götürdü bizi...:)
"Senin RAB bin hiç bir şeyi unutmaz..." ( Meryem/64)
:)
Herkes plan yapar ama Rabbimin planı her zaman kulunun lehinedir. Hiçbir bedel zayi olmaz.
YanıtlaSilEmeklerinize sağlık akıcı bir yazı olmuş
Sebepler bizim elimde sonuç Rabbimizden.
YanıtlaSilRabbim ne veriyorsa en hayırlısını veriyor bizim için.
Emeğinize saglik
İnsan sadece oluşturduğu sebeplerle ilgilendiğinde geri kalan kısmı rabbimiz hallediyor çok şükür🌸
YanıtlaSilKaleminize sağlık. Çok güzel bir yazı olmuş. Vazgeçtiğimizde aslında vazgeçmiş olmuyoruz. Bedelimiz varsa mutlaka karşılığı biza veriliyor...
YanıtlaSilÇok anlamlı bir yazı olmuş. Kalemine sağlık🪻
YanıtlaSilVazgeçebilmenin gücünü anlatan güzel bir yazı olmuş .
YanıtlaSilHaksızlığa uğradığında hakkını verecek biri varl muhakkak🍉🙂
YanıtlaSilHaksızlığa uğrayan biri varsa mutlaka buna hakkını verecek olan da vardır.
YanıtlaSilNe güzel cümle.
Adalet, ölçüp biçmek.
Hak edene hakkını hak ettiği kadar verebilmek.
ALLAH zerre miktarı kadar haksızlık etmez.
İnsan hırs yapmadığında başka kapılar açılıyormuş…
YanıtlaSilGüzel, motive eden bir yazı olmuş emeğinize sağlık
YanıtlaSil