Serap düğün sabahı erkenden uyanmış. Güzellik maskesini kuaföre gitmeden yüzüne sürmüştü. En güzel gününde çok güzel olmak istiyordu. Annesi ve ablası ile hemen kahvaltı yapıp; saç, makyaj için hemen kuaföre doğru yola çıktılar. Serap; neşeli, eğlenceli bir kızdı. En kötü zamanlarda bile yaşam sevincini kaybetmez, olaylarda hemen küçük te olsa olumlu bir taraf bulurdu. Ablası ise onun tam tersiydi. Çocukluğundan beri kurallı olmayı severdi. Herkesle çok samimi olmaktan hoşlanmazdı. Bu yüzden de hayatında sadece bir, iki arkadaşı vardı. Serap' ın ise sırf apartmanda neredeyse on tane arkadaşı vardı. Herkesle samimi olmayı severdi Serap. Birisinin bir ihtiyacı olduğunda elindeki işi bırakıp hemen o kişinin yardımına koşardı. Ablası ile bu konuda da tartışırlardı. Ablası Serap' a: "Sen niye gidiyorsun? Başkası gitsin. Safsın " derdi. Serap ise ablası gibi, insanlara “hayır” demeyi sevmezdi. “Sen de kimseye iyilik yapmıyorsun abla. İyilik yapmadığın için de çok yalnızsın.” derdi.
Serap yine bu kadar telaşlı bir gününde yine başkalarını düşünüyordu.
“Anne Emine teyzeyi kim getirecek?”
“Bilmiyorum Serap. Kendisini getirecek birilerini bulur herhalde.”
“Ay nereden bulsun anne. Kadıncağız tek yaşıyor. Ben arayım onu. Ekrem amcaların arabasında yer vardır. Onlarla gelir.”
“Ayyy Serap şu telaşımızda bir de Emine Teyzeyi düşüneceğiz yani....”
“Sıkıntı yok. Ben hallediyorum.”
Serap 'ın kuaförde işi bitmiş, nişanlısı Kerem ile arabaya binerek düğün salonuna gelmişlerdi. Misafirler gelmiş, herkes masasına oturmuştu.
Sonrasında, nihayet düğün bitmiş, herkes birer birer Serap ve Kerem'i tebrik ederek salondan ayrılıyordu. Veda sırası ailesine gelince Serap göz yaşlarına hakim olamadı. Hıçkıra hıçkıra babasının, annesinin boynuna sarıldı.
“Tamam Serap abarttın. Bak makyajın bozulacak.” dedi ablası. Serap dayanamayarak: “Abla ne kadar duygusuzsun. Neyse seninle tartışmak istemiyorum.” diyerek ablasına da sarılarak eşiyle arabaya bindi. Yeni bir hayata doğru yola çıktılar.
Evliliğinin üzerinden iki yıl geçmişti. Serap diş hekimliği, eşi Kerem ise lisede tarih öğretmenliği yapıyordu. Evlilik boyunca Serap, eşinin farklı yönlerini keşfetmişti. Mesela Serap çok güler yüzlü iken, eşinin yüz ifadesi daha donuktu. Serap komşularla hemen tanışıp, kaynaşırken, eşi pek komşu olmak istemiyordu. Serap evde misafir ağırlamaktan çok mutlu olurken, eşi Kerem bundan pek hoşlanmıyordu. Aslında Serap Kerem' de ablasını görüyordu.
“Ablamda gıcık olduğum ne kadar huy varsa Kerem, hepsi sende de var. Sen kimsin? Ben seni tanıyamıyorum.” diyordu eşine. Kerem ise; " Belki tuhaf olan sensindir. Niye bizi suçluyorsun ki?" diye cevap veriyordu.
İkisi de birbirlerinden çok farklı olduklarına ikna olmuşlardı. Bu farklılık bazen güzellik katıyordu ilişkilerine ama bazen çekilmez oluyordu.
Farklı olmak insanları birbirine çeken bir durumdur aslında. Çünkü insanı bu hayatta geliştiren kendinden farklı olanla doğru ilişkiler kurabilmektir. Doğaya baktığımızda da bunu görebiliriz. Bir yavrunun meydana gelmesi içi dişi ve erkek olarak, farklı iki cinsin bir arada olması gerekiyor. Bazı hayvanlar toprağın içinde yaşarken, bazıları gökyüzünde bazıları ise derin sularda yaşıyorlar. Ve bakıldığında bir döngü zinciri var. Ve bu zincir aslında birbirinden farklı türdeki bu canlıların bir arada olması ile dengeleniyor. Yani birinin zincirden ayrılması, doğadaki dengenin bozulmasına sebebiyet veriyor.
İnsan olarak bizim farklı huy ve karakterde olmamız ilişkilerimizi dengede yaşamamız içindir. Fakat insanoğlu kendisinden farklı olan diğer insanları düşman gibi görüyor. Neden kendisinden farklı olduğunu anlamlandıramadığı için de karşı tarafı kendisine muhalefet görüyor. Bu yüzden de ilişkilerde problemler çıkıyor.
Serap'ın da evliliğinde bu tarz problemler çıkmaya başlamıştı. Kerem' in evlendikten sonra çok değiştiğini düşünüyordu. Artık Kerem'in onu anlamadığını hissediyordu. Aynı durum Kerem için de geçerliydi. Serap yeni şeylere heves ediyor, Kerem ise her seferinde; "Ne gerek var ona şimdi?" diyordu. Kerem de planlı, programlı yaşamayı seviyordu. Her hareketini ajandasına bakarak tasarlıyordu. Serap ise daha çok anlık plan yapıyordu. Bu kadar zıt karakterde olmaları ise onları yoruyordu. Bir gün Serap telefonda arkadaşı Cemre ile dertleşiyordu.
Sanırım Kerem artık beni sevmiyor deyince Cemre :
“Ayyy çok komiksin Serap. Hiç güleceğim yoktu. Sırf adam senden farklı diye seni sevmediğini mi düşünüyorsun?”
“Ya gülünecek bir durum mu var Cemre?”
“Evet gülüyorum. Çünkü sen eşinin sana kötülük olsun diye böyle davrandığını zannediyorsun. Şöyle düşün yeni bir alet aldın. Ama kullanma klavuzunu okumadan aleti çalıştırmaya başladın. Ama son teknoloji olmasına rağmen bir türlü çalıştıramadın. Alet mi problemli, onu yapan üreticiler mi yoksa onu kullanmasını bilmeyen sen mi?
“Yani ben eşimi bilmiyor muyum demek istiyorsun?”
“Tanımıyorsun demek istiyorum Serap.”
İnsan tanımadığı bir insanı sevebilir mi? Öncelikle senin kendini tanımaya ihtiyacın var. Sen neden mesela hemen arkadaşlık kurabilirken, Kerem daha mesafeli insanlara?
Sen neden yeni bir eşya almak isterken, Kerem “eskilerin anısı var onları atma diyor?” Ve daha bir sürü detay var. İşte bütün bu detayları öğrendiğinde kendini ve eşini yeniden tanımış oluyorsun ki bu da aranız da ki problemleri çözmenizi sağlar. Hafta sonu sizi Kim kimdir ? Seminerine götüreyim ister misiniz ? Hem ne demek istediğimi daha iyi anlarsın.
“Tamam Kerem ile konuşayım gelebilirsek haber veririm.”
Serap aksam yatağına yattığında Cemre’ nin söylediklerini düşündü. Dedikleri gerçek olabilir miydi? Hafta sonu Kerem'e seminerde bahsetti. Kerem çok kolay ikna olabilen birisi değildi.
Yani bana gereksiz geliyor ama sen istiyorsan gidelim dedi.
Nihayet Serap, Kerem ve Cemre seminer salonunda buluştular. Seminer başlamak üzereydi. Serap “Ortam keyifli ,ne güzel başkaları da var.” diye düşünürken Kerem kalabalığı görünce biraz rahatsız oldu. Seminer başlamış ve Serap ile Kerem ara ara birbirlerine; Bak seni anlatıyor hoca.” mesajını veriyorlardı. Seminer bitip, eve doğru yola çıkarken Cemre :
“Evet nasıl buldunuz semineri?” diye sordu.
Kerem ve Serap memnun kaldıklarını, birbirlerinin farklı yönlerini keşfettiklerini söylediler. Serap ve Kerem bir kez daha birbirlerini tanımanın huzuru ile evlerinin yolunu tuttular.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…
Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.
"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"
Yahya Hamurcu
Tanımadan ilişkilerde mutlu olamıyoruz. Tanıdıkça daha çok anlayışlı oluyoruz. İlişkilerimizde keyif alabiliyorz
YanıtlaSilİnsanın birbirini tanımayınca yaşadığı sorunları ne güzel özetlenmiş… Etrafımdaki çoğu çift maalesef birbirlerinin farklılıklarının sebebini anlamadığı için problem yaşıyor… Kim Kimdir semineri hem insana fayda veren hem de bir o kadar keyifli… Hocama teşekkür ediyorum
YanıtlaSilElinize sağlık 🌷
YanıtlaSilKaleminize sağlık… Anlattığınız öykü o kadar gerçek ki… KK seminerinden sonra etrafımdaki bir çok insan için “meğer gıcıklık olsun diye böyle davranmıyormuş” dedim… Gönülden tavsiye ederim…
YanıtlaSilİnsanları tanımak, farklılıkları yönetebilmek gerçekten çok kıymetli. Elinize sağlık 🌸
YanıtlaSilTabii ki tanışmak... Tanışamayanlar tartışırlar:)
YanıtlaSilTanımayınca, karşının hareketlerinde kasıt aranıyor; tanıdığında ise masumiyet fark ediliyor.
YanıtlaSilTanımazsan tartışırsın...
YanıtlaSilTanıyınca otomatik merhamet yükleniyor:)
YanıtlaSilNeden hep aynı gıcık insanlarla karşılaşırız? Cevabı Kim Kimdir seminerinde.
YanıtlaSilÖnce farkı farketmeli ve sonra farklılıkları yönetebilmeliyiz ki iyi ilişkiler kurabilelim.🌻
YanıtlaSilElinize sağlık
YanıtlaSilKim kimdir bilince eksik parçanın tamamlanma hissi…
YanıtlaSilYani farklıklar zenginleştirir
Serap ile Kerem' in ara ara birbirlerine bakıp ; "Bak seni anlatıyor hoca.." demesi :-) Beni anlatmıyor, seni anlatıyor..
YanıtlaSil