-Anne koş koş, bu o, evet, sesinden tanıdım. Ne olur alalım evimize, çok üşümüş ne olur ne olur anne.
Mert altı yaşında, kumral ve iri kahverengi gözleri olan bir çocuktu. Saçları o kadar ince telliydi ki kafasını sağa sola salladığında adeta uçuşan kelebekler gibi görünürdü her teli. Güldüğünde sağ yanağındaki gamzeyi seyretmek için annesi onu hep güldürürdü. Her anne gibi oğlunun hep mutlu olmasını isterdi. Mert düzenli ve tertipli bir çocuktu. Annesinin onu yetiştirmesinin de etkisiyle sabah kalkınca yatağını toplar, oyun oynamadığında da bütün oyuncaklarını oyuncak sepetine koyardı. Bu sene başladığı ana sınıfının da etkisiyle okulda öğrendiği kuralları evde de uygulamaya çalışıyordu.
Okulda her hafta bir konu işliyorlardı. Mert de eve gelince annesiyle öğretmenin anlattıklarını paylaşıyor annesi de o konuyu daha iyi pekiştirmesi için evde Mert’i destekliyordu.
Bu haftaki konu da “merhametti”.
Neydi sahi merhamet? Yardım etmek mi?
Öğretmeni “zorda olanlara, yardıma muhtaç olanlara, ihtiyacı olanlara yardım etmeliyiz” demişti. Mert o yüzden bu kadar telaşlıydı. Cuma gününün rahatlığıyla biraz geç yatmıştı. Küçük bir miyav sesi onu pek uyutmamıştı. Sabah olunca hemen yattığı odanın camından aşağı baktı. Birinci katta oturdukları için aşağıyı rahatça görebiliyordu. Demir parmaklıklara kafasını dayadı ve evet oydu. Minicik, sapsarı tüyleri biraz kirlenmiş, biraz ıslanmış, bağırmaktan yorulmuş yorgun bir çift gözle Mert’in “pisi pisi” deyişine kafasını kaldırdı.
-Dur bekle sana merhamet etmeliyim dedi Mert ve annesine seslendi.
-Anne koş koş, bu o, evet sesinden tanıdım. Ne olur alalım evimize, çok üşümüş ne olur ne olur anne.
-Peki dedi annesi hadi ona yardım edelim. Beraber aşağıya indiler önce kedinin annesini aradılar ama bulamadılar. Belli ki annesinden bir iki gün ayrı kalmış ve süt ememediği için de zayıf düşmüştü. Hemen kucaklayıp yukarı çıkardılar. Yüzünü gözünü silip ekmekli ılık sütünü verdiler. Karnı doyunca rahatlamıştı. Böylece kaloriferin yanında neredeyse akşama kadar mırıldanarak uyudu. Belli ki çok yorulmuş, acıkmış ve üşümüştü. Ertesi gün enerjisi, neşesi yerine gelen kedicik Mert’le saatlerce oyunlar oynadı. Sadece günün belli zamanlarında bahçeye indirip tuvaletini yapınca tekrar eve çıkarıyorlardı.
Neydi sahi merhamet? Yardım etmek, ama nereye kadar?
-Bak canım, kedicik bir iki haftaya kendini toparlar ve kendi ihtiyaçlarını kendisi karşılayacak duruma gelir. Biz de onu aldığımız yere geri bırakırız tamam mı?
-Ama anne ben ona merhamet edeceğime söz verdim. Onun bizimle yaşaması lazım, yoksa üzülür mutsuz olur.
-Hayır canım aslında biz onu evde tutarsak ona merhametsizlik etmiş oluruz, onu mutsuz ederiz. İşte o zaman üzülür.
Merhamet; bir canlının ihtiyacını göremediği konuda ihtiyaç gidermektir. Marifetini elinden almak değildir. Birine yardıma muhtaçlığı kadar yardım etmek sonra o konuda onu güçlendirmektir. Aksine, bir canlının marifetini elinden alıp onu kendimize muhtaç etmek zalimlik olur. Merhamet; gücünü ne yönde kullandığındır.
O kedicik de doğada yaşayınca mutlu olur. Çünkü onun evi orası. Kendi arkadaşlarıyla oynamalı, toprağa basmalı, avlanarak kendi yemeğini kendi bulmalı. Bazen hasta olacak ama kendisi iyileşecek, bazen avını kaptırıp aç kalacak ama avını korumayı öğrenecek, yağmurda ıslanacak ama kuytu bir yerde saklanacak.
Biz o kediyi evde tuttuğumuzda sadece kendimiz mutlu oluruz, o kedinin de mutlu olduğunu düşünürüz.
Bir canlının bütün marifetlerini elinden alıp, onu kendimize bağlayıp mutlu olmak mı, yoksa o canlıyı doğal ortamına salıp kendi ortamında sevip her iki tarafın da mutlu olması mı?
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…
Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.
"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"
Yahya Hamurcu
elinize sağlık...
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş. Elinize sağlık
YanıtlaSilMerhamet; bir canlının ihtiyacını göremediği konuda ihtiyaç gidermektir. Marifetini elinden almak değildir.
YanıtlaSilGerçekten ölçüler ne kıymetli, teşekkür ederiz ☀️
Çok doğru..
SilKaleminize sağlık
YanıtlaSilKaleminize sağlık merhameti en güzel şekilde anlatmışsınız 🌸
YanıtlaSilYardım etmek ve merhamet ancak bu kadar güzel ifade edilebilirdi.
YanıtlaSilTeşekkürler yazınız için.
Işte bu çoğu insanlarin anlamadığı bu kadar guzel anlatabilirdi elinize sağlık
YanıtlaSilNormali anormalleştirmişiz… Normal tepkiler anormal reaksiyon alıyor. Ne kadar güzel bir yazı olmuş merhamet ve zalimlik arasında ince çizgi 🙏 Ders çıkaranlardan olalım ☺️ Kaleminize sağlık… 🌸☺️
YanıtlaSilKaleminize sağlık💐
YanıtlaSilÇok samimi olmuş. Gerçekten de merhamet budır işte. İhtiyacı olanı görüp ihtiyacı kadarını giderebilmek. Çok teşekkürler.
Gerçek merhameti anlatan yazınız için teşekkürler. Kaleminize sağlık 🌻
YanıtlaSilMerhameti ne kadar yanlış tanımlayıp, nasılda yanlış uygulamışız. Kalemine sağlık🪻
YanıtlaSilElinize sağlık 🌸
YanıtlaSilGüzel bir yazı 🌸
YanıtlaSilBiz merhameti acımak zannettiğimiz için.
YanıtlaSilKaleminize sağlık 🌷
YanıtlaSilMerhamet; bir canlının ihtiyacını göremediği konuda ihtiyaç gidermektir. Marifetini elinden almak değildir. Oysa insan karşındakinin ödemesi gereken bedeli kendi ödeyince bunu merhametinden yaptığını düşünür ve bilmeden zarar verir aslında.🌻
YanıtlaSil