HERŞEYİN ÇOK GÜZEL OLMASINI BEKLERKEN...

Sabah olmuş kuş cıvıltıları ile güneş yeniden doğmuştu. Odasının penceresini bu saatlerde hep açardı Ayla Hanım. Tıpkı 25 yıl önceki gibi. Evinde eşiyle geçirdiği zamanlarda da erkenden kalkar, odasının penceresini açar, o mis gibi kokan havayı içine çekerdi.

O zamanlar bir başka kokuyordu sanki. Şimdi o kokuyu o tadı alamıyordu. Bu geçen sürede o kadar çok şey olmuştu ki, düşündükçe hissettiği acı daha da artıyordu. Oysaki hiç böyle hayal etmemişti.

Üzerine titreyen, bu dünyadaki en kıymetli varlık olarak kendisini hissettiren eşi, yıllarca  iyi bir meslek sahibi olsunlar diye çabaladığı o evlatları, onun en değerli varlıklarıydı. Peki şimdi neredeydiler?

Eşini, on beş yıl önce kalp krizi sebebi ile bir sabah kaybetmişti Ayla Hanım. O ilk günlerde acısı dayanılmaz gelse de, evlatları için ayakta durmuş ve onların hem annesi hem babası olmaya devam etmişti.

Üniversite hazırlığı içinde olan ikiz erkek çocukları ve henüz ortaokulda, ergenlik çağlarında olan güzeller güzeli bir kızı vardı.

Kızının adını da o ipeksi saçları ve içine yumuşacık bir his veren sevgisi gibi İpek koymuştu. “Bu dünyadaki en kıymetli varlıklarım, yaratıcının en büyük armağanı.” dediği oğulları Armağan, Erdem  ve  İpek için yaşıyordu artık.

Çalışma hayatı, eşinin yokluğu ve hem anne hem baba olma sorumluluğu Ayla Hanımı bu hayatta çocuklarına iyice düşkünleştirmişti.

“Onlar olmadan asla.” diyordu. Onlar için en iyisini yapmalı, neyi var neyi yoksa, onlar için kullanmalıydı. Çünkü kendisi bir anneydi. Anne olmak bunu gerektiriyordu. Oysa ki anne olmak ile ebeveyn olmak yani çocukları yetiştirmek birbirinden farklıdır. Bu süreçte onlara ne kadar düşkün olduğunu, onlara ne kadar bedel ödediğinin farkında bile değildi Ayla Hanım.

“Olsun onlar benim evladım, babalarının yokluğunu hissetmemeliler. Kimseden geride kalmasınlar.” deyip duruyordu.

“Ben hem anne hem baba olmalıyım.” derken aşırılaşıyordu.

 Çocuklar ise

- Üff, anne.

- Tamam anne.

- Yaparız anne.

-Neden bu kadar üzerimize düşüyorsun ki? Biz küçük çocuk muyuz?

Gibi söylemlerde bulunuyorlardı. Ancak Ayla Hanım bunların hiçbirini sanki duymuyor ve görmüyordu. Çocuklar arkadaş ortamlarında bile annelerini şikayet eder duruma gelmişlerdi.

-Üniversitede olan birinin  bu kadar da üzerine düşülmezdi ki, çocuk muyuz biz? 

Armağan ve Erdem  İstanbul'da güzel bir üniversitenin İşletme bölümünde okuyorlardı.  Daha okurken aldıkları burs ile dört yıl sonunda geçimlerini sağlayabilecek bir gelir elde etmişlerdi. İşleri de hazırdı şimdiden. Staj yaptıkları şirketler onları  kaçırmak istemiyor, burs tutarlarını her yıl artırarak veriyordu.

Ancak aldıkları bursun miktar arttıkça etkisi azalıyordu. Lisedeyken anne ve babasının o memur maaşından verdikleri harçlık ile gittikleri kafelerle ya da ayda bir gittikleri sinema ile çok daha mutlu idiler. Şimdi ise ona göre bir arkadaş çevresi edinmişlerdi. Boğaz’ da lüks bir lokantada balık yiyebilecek durumdayken, Eminönü' ndeki balık ekmekçinin kokusuna özlem duyuyorlardı. Eski günleri büyük bir özlemle hatırlıyordu. O sandaldaki  balıkçıda yedikleri ekmek arası balığın yanında içtikleri şalgamın tadını, lokantada içtikleri içeceğin tadından alamıyorlardı. Kazandıkları paranın artık onlara teması azalmıştı. 

Üniversite bittikten sonraki meslek hayatlarında yurt dışı gezmeleri, büyük şirketlerle üst düzey yöneticilerle yenen dünya mutfakları ile gitgide artan lüks bir hayatın içindeydiler. Ve evlilik seçimleri de ona göre varlıklı ailelerin çocukları ile olmuştu. Düğünleri de bir o kadar görkemli olmuştu. Mahalleden kimsenin davet edilmeyişi, annesi Ayla Hanımın akrabalarının bile haberdar olmaması, Ayla hanımı ne kadar üzse de çocukları için buna katlanmalıydı. Çünkü çocukları her şeyin en güzelini hak ediyordu.

Oysa, bu hak ettiklerini sandığı hayatın, bedelini aslında kendisinin ödemiş olduğunu göremiyordu.  Onlar da göremiyordu; bu imkanların bir süre sonra onlara yetmeyeceğini ve hep daha farklı isteklerle, zamanında ödemedikleri bedellerin sonraki hayatlarında bir sabun köpüğü gibi eriyip, gerçeğin eninde sonunda ortaya çıkıp, mutsuzlukla baş başa kalacaklarını.

Çünkü bu süreçte annelerinin onları sürekli koruması, onları sadece akademik anlamda başarılı kılmış hayata dair marifetlerinin gelişmesine engel olmuştu. Ve çocukları Ayla hanımı suçluyordu.

“Bedel ödeyen bedel ödediğine düşkünleşir. Bedel alanda karşısındakine karşı zalimleşir.” Bunu, ancak şimdi, huzurevinde yalnız geçirdiği bayram sabahlarında anlayabiliyordu. Kalbini yumuşatan o ipek saçlı kızı yerine, artık saçlarını her sabah hasta bakıcısı tarıyor, tokasını takıyordu.

Neden böyle olmuştu? Halbuki her şey çocukları içindi. Ve ‘her şey güzel’ olsun istiyordu Ayla Hanım.

Eğer bir insan ilişkilerinde dengeyi yakalayamaz ve tek taraflı bedel ödemeye devam ederse; bu çocuğu, annesi, babası, iş arkadaşı bile olsa ilişkilerindeki denge bozulacak ve böylelikle karşısındaki insan ona karşı zalimleşecektir.

İnsan bu dünyada tek başına yaşamadığı için; çevresindekilerle olan ilişkilerinde bir denge yakalamalı ve tutarlı davranışlar sergilemelidir.  

Bunu yapabilmek için de yaşadığı çevrede kimlerle iletişim içerisinde kalacağını, kimlerle ilişki kuracağını iyi belirlemelidir.

Peki, biz ilişkilerimizde dengeyi nasıl sağlayabiliriz?

Tüm bu soruların cevabı ve daha fazlası İLİŞKİLERDE USTALIK SEMİNERİNDE.

 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…

Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, 

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 

Aynadaki kişi...

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Yahya Hamurcu

Yorumlar

  1. Hayat bedellerimize göre şekilleniyor. Kaleminize sağlık 🧡

    YanıtlaSil
  2. İnsan iyi niyetle yaptığı şeylerin miktarını aşırılaştırdığında hem kendine hem karşısındakine zarar veriyor aslında.

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel bir yazı

    YanıtlaSil
  4. İnsanoğlu içinde olduğu durumu fark edemiyor. Dışardan bir gözle kendisine bakabilse herşeyi görebilecek aslında. Bunu yapabilmenin yöntemini öğrenmeli.

    YanıtlaSil
  5. Anne Baba olmak kolay değil. Çocuklarımıza iyilik yapalım derken kötülük yapıyoruz farkında olmadan. Yazı için teşekkürler. Devamını bekleriz.

    YanıtlaSil
  6. Kaleminize sağlık ihtiyaç gideren bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  7. Kendimden parçalar buldum.

    YanıtlaSil
  8. İnsanın hayatını sorgulamasına sebep olan bir yazı olmuş çok beğendim ,kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  9. Oysa herşey güzel olsun istemişti. Yanlış sebepler yanlış sonuçlar!

    YanıtlaSil
  10. Benim yaşadığımdan parçalar halinde dile getiremediklerimi dile getirmişsiniz kafamda birlestirdigimde işte bu yüzden soru işaretleriyle yaşıyorum

    YanıtlaSil
  11. İnsan, bildiğini zanneder ama yanılır. Deneyimsel tasarım öğretisi insanın nerde hata yaptığını anlaması ve aynı hatayı yapmamasının yollarını öğretir.

    YanıtlaSil
  12. Ellerinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  13. Denge ...denge...denge olmayan yerde anormallikler başlıyor..kaleminize sağlık çok güzel yazı

    YanıtlaSil
  14. Elinize sağlık çok anlamlı bir yazı olmuş 🌷

    YanıtlaSil
  15. Hayatta her konuda denge çok önemli. Güzel yazı için elinize sağlık..

    YanıtlaSil
  16. Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  17. Ah denge ve tutarlılık...

    YanıtlaSil
  18. Dengeli ilişki demek dengeli bedel demek.🌻

    YanıtlaSil
  19. Kaleminize sağlık 🌷

    YanıtlaSil
  20. Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  21. Ayşe Nur Varlı3 Nisan 2025 21:23

    Herşeyde denge esas. Kaleminize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  22. Günümüzde yaşanan bir çok ilişki problemine çok güzel bir örnek olmuş. Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  23. Kim kime değer verir? Bir kişi nasıl zalim olur? Bu soruların cevaplarını İlişkilerde Ustalık Eğitiminin GİZZIT konusunda aldım ve ilişkilerim değişti. Ailemde bana saygısız ve sevgisiz davranan kişi artık beni düşünen hediyeler alan bir kişiye dönüştü. Ne kadar teşekkür etsem az… Allah razı olsun, Allah’ın selamı üzerinize olsun, Neredeyse her duamda varsınız 🤍

    YanıtlaSil

Yorum Gönder