Dokuz Ayın Çarşambası

 

“Ayy zaman nasıl geçmiş hiç anlamadım. Of bugün de koştur koştur bir gün olacak anlaşıldı. Zaten benim işlerim hep böyle olmak zorunda.” diyerek bir yandan söylenip bir yandan da çocuğunun okul çıkış saatine yetişmeye çalışıyordu Özlem.  Yine biriken işleri yetirmeye çalışırken eli ayağına dolanmıştı.

Özlem; üç çocuklu bir anne, aynı zamanda terzi ve üniversitede moda tasarım öğrencisiydi. Liseden sonra üniversiteye gitmek yerine sevdiği adamla evlenmeyi seçmişti. “Okulu istersem sonra da okurum.” düşüncesi evlilikte hızlı karar vermesine neden olmuştu. Özlem on sekiz yaşında nişanlanmıştı. Nişanı hemen yapmalarına rağmen düğün biraz gecikmişti. Çünkü Özlem çok detaylı düğün hazırlığı yapmak istiyordu.  Ama bir yandan da terzi dükkanında çıraklık yaptığı için, işler istediği gibi gitmiyordu. Nişanlısı Ekrem “Bu gün ev bakmaya gidelim.” derken, Özlem “Olmaz yetişmesi gereken elbiseler var, çıkamam. Sonra bakarız.” diyordu. Ekrem “Bu gün salon takımı bakalım.” dediğinde Özlem yine “Başka zaman.” diyordu. Özlemin bu tavrı Ekrem’in hoşuna gitmemeye başlamış: “Evlenmeyi gerçekten istiyor musun? İstersen erteleyelim.” demesine sebep olmuştu.  Özlem hatasının farkına varmış: “Özür dilerim ama ben  yetişemiyorum. Yapmam gereken çok şey var. O yüzden elim, ayağıma dolaşıyor. Bazı  şeyleri ertelemek zorunda kalıyorum. Bu sefer de ertelediğim işler sıkışınca ne yapacağımı bilemiyorum.” diye durumunu izah etmişti. 

Nihayet gecikmeli de olsa düğün yapılmış ve Özlem ile Ekrem huzurlu yuvalarında yaşamaya başlamışlardı. Bir yılın ardından Özlem ilk çocuğunu dünyaya getirmişti.  Anneliği öğreniyor, işe gidip  geliyor ve çocuğu ile de ilgileniyordu.

Yıllar geçiyordu. Özlem ve Ekrem çiftinin iki çocuğu daha olmuş ve aile daha da genişlemişti. Özlem çocuklarla ilgilenirken bir yandan da terzilikte ilerliyordu. Eşinin desteği ile de açık öğretimde moda tasarımı okumaya da başlamıştı.  Fakat hem iş, hem okul, hem çocuk, Özlem için zor oluyordu. İş yoğunluğundan ders çalışamıyor, sınavlardan kalıyordu. Bu nedenle iki yıllık okulu uzamıştı. Çocukların problemleriyle uğraşırken bu sefer işinde aksamalar oluyordu.

Ve Özlem bütün bu kaosun içinde ayakta kalmaya çalışıyordu. Aslında çevresi onu destekliyordu. Hem çocuk yetiştirip hem işe gitmek, bir yandan da okumak herkesin yapabileceği bir şey değildi. İlla birinden biri yarım kalırdı. Fakat Özlem dayanmaya çalışıyordu.  Bir dönem okul kaydını yenilemedi. Neden böyle yaptığını soran eşine: “Zaten işim var, okulun acelesi yok. Zaten ders çalışamıyorum.” demişti. Ama bir dönem kayıt yaptırmamak Özlem’ in işini daha da zorlaştırmıştı. Çünkü şimdi işteki yoğunluğu da artmıştı, çocuklarının problemleri de. O yüzden Özlem’ e “Nasılsın?” diye soranlara “Vallahi tüm Çarşambalar bir araya geliyor ve ben o Çarsambalari kaçırıyorum.” cevabını veriyordu.

Özlemi bu kadar yoran neydi? Herkesin yaptığı gibi yetişmediği yerde bir şeyleri yarım mı bırakmalıydı? O zaman daha mı rahat ederdi? Yoksa iş üstüne iş mi birikirdi?”

Hayat, insanın yapıp, ettiklerine göre şekillenir. İnsan üretimde olduğu sürece hayat daha anlamlı olur. Ama üretimde olduğu şeyler zamanında yapılmadığında insana yük olur. Çünkü hayat bize “Ertelenen Her Şey Büyür” der. Mesela bir hastalığımız olduğunda doktora gitmek gerekir. Doktora gitmeyi ertelediğimizde hastalık daha da artar ve dayanılmaz bir ağrı olduğunda doktora gitmeye mecbur kalırız. Doktorun “Geç kalmışsınız. Neden zamanında gelmediniz?   Bu hastalık ilaçla iyileşir ama artık ilaç etki etmez . Mecbur ameliyat yapmamız lazım.” demesi bunun ispatı oluyor. Yapmamız geren bir işi “Yarın yaparım.” diye ertelediğimiz de o işin yanında başka işlerde çıkıyor. Ertelemeden, karar verdiğimiz anda harekete geçmek gerekiyor. Yoksa Çarsambalar peşimizden kovalıyor.J

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…

Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, 

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 

Aynadaki kişi...

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Yahya Hamurcu

Yorumlar

  1. Ertelenen her şey buyur. Gerçekten ne kadar yük oluyorsa o kadar ertelemişim.l demek.
    Emeğinize sağlık...

    YanıtlaSil
  2. Başlayıp yarım bırakmalar insanı gercektende yoruyor .Her ertelediğimiz bize daha sonrasında sıkıntı oluyor.

    YanıtlaSil
  3. Bazen bizler şu hafta bize yetmiyor deriz. Herşeyi zamanında yapmak çok önemli🪻

    YanıtlaSil
  4. İnsanın altından kalkamadığı her problem ertelediklerinin eseri maalesef. Elinize sağlık 🌷

    YanıtlaSil
  5. Çok gerçekçi mesajlar

    YanıtlaSil
  6. Hayat ertelemeye gelmiyor çok güzel yazı 👍🏼

    YanıtlaSil
  7. Bir şeye karar verince gerçekten de ertelemeden hayata geçirmek gerekiyor. Daha iyi uygulayabilir olmak dileğiyle.. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  8. Erteleyince böyle olur. Bütün Çarşambalar bir araya gelir..

    YanıtlaSil
  9. Ayşe Nur Varlı28 Kasım 2024 01:10

    Zaman yönetimi ve ertelememek insanın kendisi için bir konfordur. Kaleminize sağlık🌸

    YanıtlaSil
  10. İnsan ilk yarım bıraktığı şeyde bir süre üzüntü duyuyor ama sonrasında yarım bırakmaları sürdüğünde üzüntü de duymaz oluyor .

    YanıtlaSil
  11. Hayat bizim yaptıklarımıza göre şekilleniyor. Zaman yönetimi yaptığımızda hayatımız daha planlı olur.

    YanıtlaSil
  12. elinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  13. Elinize sağlık 🌷

    YanıtlaSil

Yorum Gönder