Aysun, ne zamandır ihmal ettiği kan tahlilini yaptırmak için
labaratuvara gelmişti. Henüz açılmamış olduğunu fark edince, nerede beklesem diye
düşünürken, gözüne, yolun karşısındaki banklar ilişti. Hızlıca o yöne
ilerleyip, oturdu ve etrafına bakınmaya başladı. Sonbahar gelmiş, sarı, turuncu
çınar yaprakları, yolun etrafına, arabaların, bankların üzerlerine birer, ikişer dökülmeye başlamıştı.
Az ileride olan kalabalık dikkatini çekti. Bankların
arkasındaki duvarın, okul duvarı olduğunu sonradan anladı. Okulun ilk günü
olduğu için etraf panayır alanı gibiydi. Servislerçiler, veliler, bakıcılar,
simitçi, güvenlik görevlileri, herkes oradaydı. Havada, ağırlıklı olarak,
ebeveynlerin çıkardığı bir uğultu vardı. “Sabah, sabah bu nasıl bir enerji? Bu kadar
konuşacak, ne buluyorlar? Acaba ne anlatıyorlar?” diye düşündü.
Çocukların kimi daha gözünü açamamış, şaşkın
ördek yavrusu gibi babasının çekiştirdiği yöne doğru, yürüyordu. Kimi annesinin
kulağına bir şey söylüyordu. Diğer tarafta okulların açılmasını iple çekmiş
olan, yaşları daha büyük bir kaç kanka, birbirleriyle şakalaşıyordu.
Her çocuk, anne, babasının kıymetlisidir.
Okulların açılması ebeveynler için hem tatlı, hem çileli bir telaştır. Ailede
okula giden birileri varsa, Eylül ayı demek, eşofmandı, formaydı, kitaptı,
kırtasiyeydi, servisti, yemekti, derken, dünya kadar da masraf demektir. Her
anne, baba, bunca yüke, çocuğu iyi bir eğitim alsın, iyi bir mesleği olsun,
arkadaşlarından geri kalmasın diye, bin bir ümitle katlanır. En önemlisi de
çocuğu, iyi bir insan olsun ister.
Peki iyi, ne demek?
İyi insan, nasıl olunur?
İyi bir evlat, nasıl yetiştirilir?
Deneyimsel Öğreti der ki; Bir şey, hem doğru,
hem de güzelse, yani bir şey size hem fayda, hem de keyif veriyorsa, o şey
iyidir.
Belirli mesleklere sahip olmak, para kazanmak,
tabii ki bir başarıdır. Ama kişi ne iş yapıyorsa yapsın, tarzı da çok
önemlidir. Hayatta bazı şeyler vardır, tamamlayıcı parçaymış gibi gözükse de
bunlar aslında, asli unsurlardır. Onlar eksik kaldığında, kişinin mesleği,
parası, pulu, ikinci plana düşer.
Hepimiz, gittiğimiz doktorun, alanında uzman
olmasını isteriz. Ama iletişim becerisi yüksek, söyleneni anlayan, konuştuğu
anlaşılan, bir doktor olmasını, daha çok önemseriz. Böyle bir doktoru da hemen
eşimize dostumuza tavsiye ederiz.
Ya da müşterinin zevkini, tarzını, beklentisini
doğru analiz edip, ihtiyacı doğrultusunda, seçim yapması için yardımcı olan bir
satış görevlisi tanıyorsak, iş yerini değiştirse, hemen peşinden, biz de o yeni
yerin, müşterisi oluruz.
Paranın bozmadığı, halden anlayan bir ev
sahibine, duacı olur, sevmekle beraber, saygı da duyarız.
İlk tanışmada, dış görünüşe önem verip, bakımlı
bir eş istesek de, ilişkinin ilerleyen aşamalarında, isteklerimizi dikkate
alan, ilişkiye sahip çıkan, sorumluluk almaktan kaçınmayan, sadakatinden endişe
etmeyeceğimiz, yük olmayıp, yaşamı kolaylaştıran bir hayat arkadaşı isteriz.
Bunlar, iletişim becerisi yüksek insanların
özellikleridir. Bunlar, yetiştirmeyle elde edilir, ısmarlamayla olmaz. Bu
konuda annne, babaya çok iş düşer. Dünyaya gelen büyür. Ama her ebeveyn kendine
şu soruyu sormalıdır; Ben evladımı büyütüyor muyum? Yoksa yetiştiriyor muyum?
Çünkü makbul olan, aranılan, talep gören, al benisi olan, ihtiyaç gideren,
çözüm marifeti olan bireyler yetiştirmektir.
Yetiştirmek demek, kişiye, gerçekle, sahteyi
nasıl ayırt edebileceğini, nasıl doğru kararlar alabileceğini öğretmek
demektir.
Kısıtlı imkanlarla büyüyenlerin; “Aman biz çok zorlandık,
evladımız zorlanmasın!” dediğine çok kez şahit olmuşuzdur. Oysa, bugün
marifetli olduğumuz konuların, vaktinde
en çok zorlandığımız konular olduğunu unuturuz. Çocuk yetiştirmeyi, ona imkanlar
sunmak zannederiz. Son model cep telefonları, marka kıyafetler, pahalı okullar,
aman bir şeyden eksik kalmasın diye, bulduğumuz kurslar…
Oysa bir şekilde, bunları sağlamak mümkündür. Ama
asıl mesele, olgun, laftan, sözden anlayan, sorumluluklarının farkında olan çocuklar
yetiştirmektir. Peki nasıl?
Bunun için çocuklara üretmeyi öğretmek gerekir.
Her insan yaşına, yaşam şartlarına bağlı olarak, üretimin bir parçası olabilir.
Bir çocuğun, her sabah yatağını toplaması, çıkarttığı giysileri temizse asması,
kirliyse çamaşır sepetine atması, kendi kendine giyinebilmesi, dağıttığı oyuncaklarını
toplaması, odasını düzenli tutması kıymetlidir.
İşin bir de soyut kısmı vardır. O çok istediği
ayakkabı için sabretmeyi biliyor mu? Yoksa hemen her istediği olsun mu istiyor?
Ailenin büyüklerine hal, hatır sorup, gönüllerini alma becerisine sahip mi? Yük
olan mı? Yük alan mı? Aslında her şey, basit gibi görünen eylemlerle başlar.
Mesele evlatlarımız için ne kadar harcama
yaptığımız değil, mesele güçlü, özgür bireyler yetiştirmek! Şimdi samimi bir
şekilde soralım kendimize;
Kahraman, anne-baba mı olmak isterim? Yoksa, ihtiyaç
giderebilen, problem çözme marifetine sahip, kahraman bireyler mi yetiştirmek
isterim?
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…
Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.
"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"
Yahya Hamurcu
Gerçekten çok güzel bir yazı olmuş. Umarım kahraman çocuklar yetiştirebiliriz...
YanıtlaSilMesele güçlü, özgür bireyler yetiştirmek.Kaleminize sağlık:)
YanıtlaSilGüzel bir yazı olmuş👏🏻
YanıtlaSilCocugu yetistirmekle, buyutmenin arasindaki fark hesaplandiginda ortaya çok önemli bir gerceklik çikiyor. 🌸
YanıtlaSilHer zaman çözüm marifeti olan evlatların yetişmesi anne babanın da yükünü hafifletmistir. Bu farkındalığı keyifli anlattığınız için teşekkür ederim. Kaleminize sağlık 🍉🌺
YanıtlaSilÇok güzel hatırlatmalar
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı. Gerçek ilişki karşımızdakinin istediğini değil gerçek ihtiyacını ona vermektir.
YanıtlaSilKahraman evlatlar yetiştirmek ne kadar kıymetli.. kaleminize sağlık
YanıtlaSilÇok ihtiyaç gören yazı olmuş. Kalemine sağlık🌸
YanıtlaSilKaleminize sağlık.
YanıtlaSilYetiştirmek ve büyütmenin arasındaki farkı aktarabilen, aktarılanları da algılayabilen ebeveynlerin çoğalabilmesi ümidiyle..🌿
Kahraman anne baba olmak nefse ne güzel geliyor ama önemli olan yetiştirebilen anne baba olmak 🌸
YanıtlaSilEllerinize sağlık :)
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş bir solukta okudum. Çok yetiştirici olmuş gerçekten işte ben de bu gerçeklerden yola çıkarak çocuklarıma doğru diye yaptığım yanlışlarımı bir kez daha fark ettim teşekkürler.
YanıtlaSilBu hayatımın resmen özetiydi bu kadar olur.
YanıtlaSilYetiştirmek o kadar zor ama meyvesi çok kıymetli bir şey. Vakit geç olmadan yetiştirenlerden oluruz inşallah 🌺
YanıtlaSilbüyütmek değil yetiştirmek mesele...
YanıtlaSilEllerinize sağlık 🌸 her anne babanın en büyük derdi, iyi yetiştirmek...
YanıtlaSilElinize sağlık. Büyütmekle yetiştirmek arasındaki farkı anlatan güzel bir yazı olmuş.
YanıtlaSilTüm anne babaların okuması ne güzel olurdu...
YanıtlaSilHayatta bazı şeyler vardır, tamamlayıcı parçaymış gibi gözükse de bunlar aslında, asli unsurlardır.
YanıtlaSilMesele evlatlarımız için ne kadar harcama yaptığımız değil, mesele güçlü, özgür bireyler yetiştirmek!
YanıtlaSil