Güzel bir bahar sabahı bütün doğa kış uykusundan uyanmış, çiçekler olunca zarafetiyle tüm renkleriyle sanki gösteriş yapıyordu. Sema, evde annesine yardım ederken zilin sesiyle kapıya doğru koşturdu. Sema; uzun boylu, beyaz tenli, kumral uzun saçlı çok alımlı bir kızdı. Daha 18 yaşında olmasına rağmen endamıyla yaşından çok büyük gösteriyordu. Güzelliğiyle bütün mahallenin göz bebeğiydi. Neredeyse her gün eve görücü geliyor, Babası “kızımın boyuna posuna bakmayın, daha çok küçük’’ diyor, gelen talipleri geri çeviriyordu. Hani derler ya ‘’beni ne mühendisler ne doktorlar istedi’’ işte o misal.
Sema, babasının öğlen eve yemeğe
geldiğini zannederek kapıyı açtı. Karşısında orta yaşlarda güler yüzlü kırmızı
yanaklı bir teyze.
-Kızım! Ben Hatice, Hayriye’ye
bakmıştım. Sanırım evde değil bilgin var mı?
-Yok, teyzecim pazara gitmiş olabilir.
-Ay! Kızım uzaklardan geldim, yoruldum.
Çok susadım, bana bir bardak su getirir misin?
-Tabi getireyim.
Sema yine kendine görücü geldiğinden
haberi olmayarak kadına su getirdi.
-Buyur teyzecim!
-Sağ ol kızım!
Suyu verirken dışarda kapıda bekleyen,
abisi yaşlarında orta boylu, zayıf ama keskin bakışlı bir delikanlının ona
baktığını gördü. Çocuğun ismi Kenan’dı. Kenan, Hatice’nin abisinin oğluydu. Ailecek
yeğenini evlendirmek istiyorlardı. Hayriye hanımda Hatice ‘ye, Sema’yı anlata
anlata bitirememişti. Amaçları Sema’yı Kenan’a göstermekti. Kenan Sema’yı görür
görmez çok etkilenmişti. Duru güzelliği karşısında gözlerini ondan alamadı. Aslında
amacı evlenmek değildi. Daha yeni bir mobilya atölyesi açmıştı işinde yükselmek
istiyordu. Ancak ailesi baskı yapıyordu. Kenan büyük düşünen, oyunu büyük
oynamak isteyen bir adamdı. Yaptığı işte en iyisi olmak gibi bir arzusu vardı.
İnsan ilişkileri çok iyi olan arkadaşları tarafından sevilen biriydi. Arkadaşları
ona çakal Kenan lakabını takmıştı. Tuttuğunu koparan biriydi. O yüzden evliliği
de kendine engel olarak görüyordu. Ailesinin baskısına dayanamadığı için
Sema’yı görmeye gelmişti. Bu genç adamın bütün hesapları Sema’yı görünce bozuldu.
‘’Bu kızı kaçırmamalıyım! Zaten küçük bir aile, akrabaları da yok bana çok sıkıntı
çıkarmaz. İşime gücüme bakarım.’’
Bir süre sonra Sema’nın babası Âdem Bey’e
evlilik teklifi Hayriye Hanım tarafından iletildi. Sema’nın annesi babası
yetimdi. O yüzden kendi hallerinde bir aileydi. Onlar karı koca ve üç çocuğuyla
hayatlarını sakince geçiriyorlardı. Sema, ailenin tek kızı ve tekne
kazıntısıydı. Anne ve babasının göz
bebeğiydi. Onu cam bir fanusun içinde büyütmüşlerdi. Kızlarına hiç
kıyamazlardı. O yüzden Sema da ev işi, temizlik, yemek yapmak gibi marifetler
yoktu. Annesi bir arkadaşının gittiği eğitimden duymuştu ‘’Kız çocuklarınızı
yetiştirin. Mesele büyütmek değil yetiştirmek.’’ Kızına baktığında kızı
rahatlık tuzağındaydı, ev işleri konusunda marifetsizdi. Bir ev hanımı olarak
ev nasıl yönetilir bilmiyordu.
Babası da yaşı küçük olduğu için
vermek istemiyordu.
Hayriye Hanım çok tatlı dilli bir
bayandı. ‘’Âdem abi nasılsa bu kızı bir gün vereceksin. Hiç olmazsa nüfuslu,
zengin bir aileye kızını ver. Sema’ya iyi bakarlar. İyi davranırlar merak
etme!’’ diyerek Âdem Bey’i ikna etti.
Haftalar sonra Kenan ailesi ile
birlikte Sema’yı istemeye geldi. Kenan’ın baya büyük bir ailesi vardı. Altı
kardeşlerdi. 4 kız kardeşi ve birde erkek kardeşi vardı. Aile’nin en büyük
çocuğu Kenan’dı. Babası pek marifetli bir adam değildi. Köyde birkaç tarlası ve
babadan kalma bir evi vardı. Aile’nin geçimini Kenan sağlıyordu. Evin reisini Kenan
olarak görüyorlardı. Annesi Kenan’a bu yüzden çok düşkündü. Aile’nin
kurtarıcısı gibi görüyordu. Haliyle de oğlunu kıskanıyordu. Sema
kayınvalidesini ve kız kardeşlerini görür görmez bu durumu anladı. Çok korktu
kendi küçük bir ailenin içinde akrabaları bile olmadan yaşıyordu. Bu kadar
büyük bir aileye gelin gidecek olmak onu ürküttü. Kendine de çok güvenemiyordu.
Sema daha içine kapanık, sessiz kendi halinde biriydi. İnsan ilişkileri çok iyi
değildi. Kenan’la çok farklıydılar. Bu farklılıkla nasıl olacak diye düşündü.
Bu konuyu annesine açtı. Annesi de
‘’Kızım bizde babanla çok farklıyız. Bu farklılık bizi birbirimize
yakınlaştırdı. Birbirimizden çok şey öğrendik. Sende Kenan’la zamanla
birbirinizi tanıdıkça geliştireceksiniz. Ama unutma, insanları değiştiremeyiz, bu
bizim elimizde değil.’’
Nişandan 6 ay sonra Sema ile Kenan evlendi. Sema’nın korktuğu başına geldi. İnsan korktuğu ile sınanıyor. Kenan ile çok farklıydı ama onu üzen sadece bu konu değildi. Kayınvalidesi ve kız kardeşlerinin evliliğine karışması, alınan kararlara dâhil olmalarıydı. Üstüne Kenan da bu durumu kabulleniyor, hatta annesi ve kız kardeşlerine olan düşkünlüğünü her fırsatta dile getiriyordu. Çünkü insan bedel ödediğine kıymet verir....
Henüz Sema’ya, kocası olarak bedel ödemediği için ona çok kıymet
vermiyordu. Onun için aile; annesi, babası, kardeşleriydi... Eşi çok sonra geliyordu.
Tabi bu konu sürekli Sema ve Kenan’ın kavga etmesine hatta Sema’nın arada evi
terk etmesine sebebiyet veriyordu. Sema bir gün çok eski okul arkadaşı Filiz'le karşılaştı.
Filiz ondaki mutsuzluğu hemen anladı. ‘’Kızım ne oluyor sana, sen yeni evlisin, çok mutlu olman gerekmiyor mu? Bu ne hal?’’ Bütün olanları Filiz’e anlattı.
Filiz de arkadaşına ‘’Üzülme bunlar halledilmeyecek konular değil.’’ Dedi. Ona, kendi faydalandığı bir seminere gitmesini tavsiye etti. Sema gittiği seminer de
Kenan ile henüz aile olamadığını, aralarında bir bağ olmadığını gördü. Çünkü eş
olarak birbirlerine emek vermediklerini, geçmiş ailelerinden vazgeçemediklerini
anladı.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; ‘’Bir kişinin iki ailesi olmaz. Çekirdek aile dediğin karı ve kocadan oluşur. Önce eski senden vazgeçmelisin ki yeni sen olabilesin. İnsan başkalaşmadığında aile olamaz.’’
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…
Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.
"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"
Yahya Hamurcu
İnsan başkalaşmadığında aile olamaz.çok güzel
YanıtlaSilHer seçim insanın hayatında nasıl farklı etkiler yapıyor. Evlenirken insanlar neyin seçimini yaptıklarını bilmeyince mutsuz evlilikler meydana geliyor . Kaleminize sağlık 😊
YanıtlaSilAile olmak içinde egomuza rağmen bedeller ödememiz gerekir… Çok vurucu bir cümle önce eski senden vazgeçmelisin… Ve evet iyiki o seminerler var 😍 Kaleminize sağlık 🌸
YanıtlaSilToplum için aile ne kadar önemli. Kalemine sağlık🌸
YanıtlaSilİnsanlar çoğu zaman kendi yerine karşısındakinin değişmesini ister ve bunu bilerek ya da bilmeyerek bekler.. Fakat bunu beklemek yerine kendimizi değiştirmek için adım atabilmek bunun da bedele razı olup gerçekleştirebilmek ümidiyle.. İnsan kendini değiştirmeye başlayınca her şey de değişmeye başlar..değişir…🌿
YanıtlaSil"Önce eski senden vazgeçmelisin ki yeni sen olabilesin. İnsan başkalaşmadığında aile olamaz.’’ Ailenin olmazsa olmazını çok güzel anlatan bir yazı olmuş. Ellerinize sağlık 🌸
YanıtlaSilHayatta bedel ödemenin hayatımı çok değiştireceğini anladım.
YanıtlaSilGüzel bir yazı olmuş. Bu yazıda şunu anladım ki hayat kalitemin artması için önceliğime alacağım insanlar için çabalamalıyım.
YanıtlaSilGünümüzün en temel problemi olan boşanmaları, aile olamamayı çok güzel anlatmışsınız..
YanıtlaSilKaleminize sağlık… Sıradan gibi görünüp altın değerinde kıymetli bilgiler… İnşallah hayatımızda da uygulayabiliriz..
YanıtlaSilÇok güzel yazı olmuş kalemine sağlık. Aile üstüne aile olmaz. Bir yerden ayrışmalısın ki aile olabilesin.
YanıtlaSilFarklılıklarımızı anlamak önemli. Bunu bilirsek olaylara bakış açımız farklı olur ve probleme çözüm üretebiliriz. Aile olmak nedir ? Güzel bir yazı olmuş elinize sağlık.
YanıtlaSilelinize sağlık :) tek solukta okuttu yazı kendini :)
YanıtlaSilEvlenince aileniz eşinizdir, anne babanız, anne babanızdır...
YanıtlaSilNe güzel anlatmışsınız kaleminize sağlık. Günümüz ailelerinin öz problemi; gerçek bir aile olamamak...
YanıtlaSilHem seçimlerimizi yaparken dikkat etmenin önemini hem de hayatta marifetli olmanın gerekliliğini hatırlatan güzel bir yazı olmuş.
YanıtlaSilKaleminize sağlık👏👏👏
YanıtlaSilÇok güzel, etkileyici bir yazı. Elinize sağlık :)
YanıtlaSilKaleminize yüreğinize sağlık teşekkür ederiz👏👏👏
YanıtlaSilO kadar içten içimizden bir yazı ki sahne canlanıyor insanın gözönünde
YanıtlaSilEmeğinize sağlık... Ve bedel hayattaki sifamiz
Dtö; Bir kişinin iki ailesi olmaz. Çekirdek aile dediğin karı ve kocadan oluşur. Nekadar güzeldi. Emeğinize sağlık...
YanıtlaSilGünümüzde ihtiyaç gören konulardan biri olmuş,ellerinize sağlık.
YanıtlaSilÇekirdek aile aslında kadın ve erkekten oluşur. Çocuklar, çocuğunuzdur. Anne-babanız, anne babanızdır..
YanıtlaSilAile olmanın gerçeği üzerine çok güzel bir yazı olmuş...
YanıtlaSilAile ile ilgili bilgilerimiz güncelleniyor. Kaleminize saglik🌸
YanıtlaSilİnsan bir seçim yaparken bir sürü şeyden de vazgeçiyor olması gerekir. İnsan seçim yaparken vazgeçeceklerini hesaplamadığında sorun yaşıyor.
YanıtlaSilHer seçim bir vazgeçiş. Evli olmayı seçen kişi artık evin bekar çocuğu değil. Başka bir sahada ve o sahadaki topu kullanmak zorunda eğer sahasında başarılı olmak istiyorsa.
YanıtlaSilKaleminize sağlık🌸
YanıtlaSil‘’Bir kişinin iki ailesi olmaz. Çekirdek aile dediğin karı ve kocadan oluşur. Önce eski senden vazgeçmelisin ki yeni sen olabilesin. İnsan başkalaşmadığında aile olamaz.’’ ne güzel demiş Deneyimsel Öğreti... Kaleminize sağlık 🌸
YanıtlaSilİlişki olabilmesi için karşılıklı emek gerekiyor, ilişkilerde ustalık eğitimi de tam bu sebeple ilişki sorunlarını çözmek için büyük bir fırsat. Ben de ilişki problemleri ile başladım eğitime ve çok şükür bir değil bir çok ilişkim rayına oturdu. Daha başarılı ve daha mutlu hissediyorum. Eğitimi veren hocalarıma teşekkürlerimi sunarım.
YanıtlaSilEllerinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş🪻💜
YanıtlaSilİnsanı sadece büyütmek değil aynı zamanda yetiştirmek de gerekiyor
YanıtlaSilMağrifetsizlik bedelsizliğe sebeb oluyor
Aile olabilmenin önemi…
YanıtlaSil