Elindeki plastik mızıkayla “Benim annem güzel annem” şarkısını çalıyordu mülteci çocuk. Dileniyordu ama rahatsız etmeden. Pek memnun değildi halinden belli ki. Ailesinin zoruyla yapıyor gibiydi. Göz teması kurmadan geçiyordu insanların önünden. Utanıyordu.
Nesrin ne zaman bu çocukları ve yüzlerindeki o ifadeyi görse üzülmeye başlıyor ve birkaç gün bu durumu sürüyordu. Ne olacaktı bu çocukların durumu?
Özellikle çadırkentlerde yaşayanların sıkıntıları çoktu. Çoğu zaman yarı tok yarı açtılar. En ihtiyaç duydukları dönemde doğru düzgün beslenemiyorlardı. Bir yandan, anne babalarının çaresizliği ve bu durumun onlara yansıması çok üzücüydü. Diğer yandan, bir araya geldikleri zaman, her şeyi unutup, bütün masumlukları ile çocukluklarıyla neşelenmeleri insanın içini ısıtıyordu.
“Acaba bu çocuklar için yapabileceğimiz bir şey olabilir mi?” diye düşündü. “Ama kolay mı ki bu işler?” diye geçirdi içinden sonra.
Uzun zamandır görüşmediği bir arkadaşıyla buluşacaktı. İneceği metro durağı, şehrin ana meydanlarından birine çıkıyordu. Merdivenleri hızlıca çıktı, açık havada derin bir nefes aldı. Günün bu saatinde meydan cıvıl cıvıldı. Tam arkadaşı ile buluşacağı kafeye yönelmişti ki, bir patlama sesiyle irkildi. “Ne oluyor yaa? diye düşünürken, caminin önündeki güvercinlerin hepsinin toplu olarak havalandığını gördü. Film sahnesi gibiydi.
Gözü yan taraftaki kermese takıldı. Yaklaşınca, çıkan sesin, sıcaktan patlayan balonlardan geldiğini anladı. Arkadaş oldukları belli olan bir grup kadın, elişi çantalar, anahtarlıklar, bileklikler, çoraplar satıyordu. Fonda güzel bir müzik çalıyordu. Çocuklar satılacak soğuk limonataları tepsiye diziyordu. Takıları inceleyen bir genç, beğendiği kolyeyi annesine gösteriyordu. Yandaki küçük masada yaşlı bir amca, satın aldığı mercimek köftelerini yiyordu.
Gözüne kermes çadırındaki afişler ilişti. Detaylı bakınca, Filistin yararına düzenlenen bir kermes olduğunu anladı. Kendisine ve arkadaşına karpuzlu bir bileklik seçerken sohbete koyuldu.
“Arkadaşsınız galiba. Ne kadar da farklı ürünler var tezgahınızda. Bir sürü de şeyler yapmışsınız. Poğaçalar, kurabiyeler, sarmalar.. Hava da sıcak. Zor değil mi bu işler?”
“Yok zor değil. Hatta birleşince çok da kolay.” dedi birisi, tebessümle yanındaki diğer arkadaşlarına bakarken. Sonra devam etti. “İlk başta gözümüzde büyüdü. ‘Nasıl yapacağız, nasıl olacak?’ dedik. İzinler alınması lazım, ürün tedarik edilmesi lazım, taşıması, getirmesi, götürmesi… ‘E satabilecek miyiz, insanlar alır mı ki?’ diye de insan ister istemez endişeleniyor. Ama karar verip, bir araya gelince, yola çıkınca, güçlerimizi birleştirince, herkes bir işin ucundan tutunca, her şey bir bir düzene girdi. Sonrasında nasıl ilerlediğini, yürüdüğünü anlamadık bile. Çünkü birleşmenin, dayanışmanın bir bereketi var.”
Nesrin “Ne kadar enteresan?” diye geçirdi içinden. Hakikaten, tek başına olsa, insanın altından kalkamayacağı süreçler, bir araya gelindiği zaman hafifliyor, kolaylaşıyor. Tek başına olsa, çok zaman alacak bir iş, bir araya gelince, bir o kadar kolay ilerliyor.
Atalarımız boşuna, “Bir Elin Nesi Var İki Elin Sesi Var” dememiş. İşte, böyle bazı ata sözleri var. İnsanın onlarca, yüzlerce kelime ile anlatamayacağı şeyi, bir cümle ile ifade ediyor. Anlamlar yerine tam oturuyor.
Bu sözün, bir yandan somut bir karşılığı varken, yani insan iki elle daha güçlü bir ses çıkartabilirken, diğer yandan soyutta da karşılığı var. İki kişi; birbirini çok iyi tanımayan, iki yabancı bile olmuş olsa, iş birliği ve dayanışma amacıyla bir araya geldiğinde, birleşen olduğunda, birlikte yaptıkları iş hep, ikisinin ayrı ayrı yapacakları şeyin toplamından daha bereketli, daha iyi oluyor. İnsan; birleşen olmaktan, hep hayır görüyor, hep daha karlı çıkıyor.
Bütün ata sözlerinin hepsi için geçerli değil ama, çoğunluğunda, eğer hayatında bir karşılığı olmuş, bir şahitliğin olmuşsa, insan kendini “Ya eski insanlar bu işi biliyormuş” derken buluyor.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…
Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.
"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"
Yahya Hamurcu
Birleşen hep kazanıyor
YanıtlaSilÇok doğru… Yazı ile anlamlı oluyor yapılan boykot, paylaşımlar, hayır kermesleri, satışlar, satın almalar… Az çok demeden yani azı küçümsemeden insanın “Ben de varım!” Hayır hayır! “Biz de varız!” Demek için hayırda birleşen olmaları… Çok kıymetli… 😊
YanıtlaSilBirleşenlerden olmak dileği ile... Elinize emeğinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş...
YanıtlaSilGüzel işlerde birleşen olmak insana mutluluk getiriyor… çocuklarımızada bunu öğretebilsek ne güzel olur…
YanıtlaSilBirleşenlerden olmak... Ellerinize sağlık 🌸
YanıtlaSil