BABACIĞIM…

Sana babacığım diye haykırmak istiyorum…

Ama kızarsın belki diye cesaret edemiyorum… Senin yüzündeki ciddiyet bazen ayaklarımın geri geri gitmesine neden olmuyor değil. Bazen poşetleri elime veriyorsun ya, bir süre bekleyip başımı okşamanı bekliyorum. Aslında beklemeyi seviyorum, sanırım. Çok düşük bir ihtimal olabilir başımı okşaman. Bazen "hadi sofraya!" Diye bağırıyorsun ya sonuna "evladım!" demeni çok istiyorum o anlarda. Tutma kendini sen de bana haykırabilirsin sevdiğini =) Oturup karşına böyle saf saf izliyorum da gözlüklerini indirip ne oldu? Diyorsun ya “hiiçç” deyip gözlerimi salıyorum aşağılara…

Belki ilham olur diye Kur’an’dan özellikle Hz. Yusuf ve babası Hz. Yakup’un birbirlerine hitaplarına bakıyorum. “Babacığım” diyor babasına, o da “yavrucuğum” diyor Yusuf’a ve bunları okurken efendim diyesi geliyor insanın. Hz. Lokman geliyor sonra “Yavrum” diyor ya evladına ilaç vermesine gerek yok o derece. Böyle elimde sayfalar, balkonda gece karanlık seyrediyorum sokak lambasını gözlerim ağırlaşıncaya kadar. Bazen dinliyorum babaannemlerden “büyüklerin yanında çocuk sevilmez” sözlerini. Bir türlü anlayamıyorum, büyükler kıskanıyor mu acaba diye. Sonra dedemi babamın kucağında agucuk gubucuk derken hayal ediyorum. Alıyor beni bir gülme beni =) yok yok diyorum ondan değildir bu ciddiyet ve bu sınır. Sonra alışıyor insan, o ciddiyete rağmen onun yüzünde yaprak kıpırdamıyor ama ben saf saf tebessümle ona bakıp “babacığım” diyorum.

Peki neden sevilmez büyüklerin yanında çocuklar?

Kurtuluş savaşı döneminde bazı köy ve kasabalarda erkek kalmamış birçoğu şehit olmuştu. Kadınlar dul, çocuklar da yetimdi. Erkekler kadınları ile beraber yürüyemiyorlardı. Komşular ve akrabalar birbirlerinin derdini, hüzünlerini paylaşmışlardı. Bu incelikte olan bir insan veya bir baba ‘yavrucuğum’ diyemese de sorun olmuyor. Eşine ‘karıcığım’ demese de oluyor, çünkü onun dışında davranışlarında ve sevgilerinde çok samimiler…

İnsanların benzer durumlarda farklı tepki vermelerinde zihinlerindeki tanımlar etkili olabilmektedir. Yanlış olarak tanımlayıp inanç haline getirdiğimiz bilgilerimiz bizim tepkilerimizi belirliyorlar. Aslında istemediğimiz ama başka çaremiz yokmuş gibi tanımladığımız davranışlara yönelebiliyor insan. Doğrusu sanki öyle zanneder ve öyle davranmaya devam eder.

İnsan sevdiklerinden özellikle de çocukluk yıllarında ilgi beklentisi olur. Beni sevsin, kucağına alsın ister. Aynı zamanda arada da ağzından canım, yavrum gibi güzel sözler duymak ister. Bazen de ebeveynler evlatlarından anneciği veya babacığım gibi güzel hitaplar bekleyebilir. Bunlar herkesin arzularıdır. Ancak her zaman arzuladığımız gibi olmaz. Bu şekilde çağırılmıyor olmak her zaman sevilip sevilmemenin ölçüsü değildir. Bazı insanlar uzaktan bakışları ile severler. Bazıları sevdiği yemeği yaparak belli ederler. Bazıları ise hayatta güçlü ol diye seni zorlayarak sevgisini ortaya koyar.

İnsanlar sevdiklerini her zaman aynı şekillerde aktarmazlar. Farklı aktarım şekillerine sahibiz. O yüzden önemli olan olayı algılamaya çalışmaktır. Bu kişi sevgisini nasıl anlatıyor? Neyi malzeme kullanıyor.

Babalar bu konuda annelerden daha farklıdır. Bir baba sabahtan akşama birçok zorluk yaşar. Amacı evini ve çocuklarını geçindirmektir. Yorgun geldiğinde güzel bir kelam edemeyebilir ama tüm gün yaptıklarında senin payın vardır. Daha iyisi akşam da güzel bir sözle ilgiyi ortaya koymak. Amam bazen bunu sen anlamalısın? Daha dikkatli bakıp görebilmelisin. Senin için telaffuz etmediği neler yapıyor?

Evlatlara düşen ise o söyleyemediğinde senin söylemen. Sana yavrucuğum denilmese de sen hep babacığım de. Sen babana sarıl. Sen babanı güzel sev.

İrdelemeye başladığımız andan itibaren birçok şey değişir, normallere göre değil gerçeğe göre bir tanımlama yapmaya başlarız. Böylelikle neyi neden yaptığını bilen, kendisine ve yakınındakilere hakkını veren bir konuma ulaşırız.

 Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…

Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, 

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 

Aynadaki kişi...

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Yahya Hamurcu

Yorumlar

  1. Babaların ellerinden öperiz.

    YanıtlaSil
  2. Baba ve çocuk ilişkisinde; babanın ve çocuğun görev tanımını bilmek , aradaki sınırı belirleyip , çizmek , aslında ilişkimizde ki , baba ve çocuk arasındaki ilişkinin kalitesini belirler.

    YanıtlaSil
  3. İnsanın yaşadığı olumsuzluğu yaşatmamaya çalışması ne kıymetli 💕 ellerinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  4. Babacığımmm ne güzel bir kelime

    YanıtlaSil
  5. ALLAH herkese Kuran ölçüsüyle iletişim kurmayı nasip etsin

    YanıtlaSil
  6. Hayatı algımamiz çok farklı. Farklılıkların sesini bilirsek hayat güzelleşir bilmeyince çok zorlaşır. Özellikle anne ve babamızın bize verdiği mesajları algılamak ilişkilerimizi düzenlemektedir fayda sağlar.

    YanıtlaSil
  7. her işin başı da sonu da bedelde bitiyor.

    YanıtlaSil
  8. Ellerinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil

Yorum Gönder