Elvin’in Sosyal Medya Aşkı

Elvin, çocukluğundan beri renkli renkli giyinmeyi ve gezip dolaşmayı seven biriydi. ,Hızlı hızlı konuşurdu sanki hep çok heyecanlıydı. Sabah arkadaşları ile karşılaştığında ne giymişler diye baştan aşağı onları süzerdi. Okuldaki gösteri ve organizasyonlarda hep öndeydi. Öyle ki, değil sınıf tüm okul Elvin’i tanıyordu.

Müsamereler gösteriler derken Elvin, artık okulu bitirmiş, 25 yaşına gelmiş içi içine sığmayan, sosyal medya ile yaşayan bir genç kız olmuştu. Elvin, yıllarca hayalini kurduğu evliliğini artık gerçekleştirecekti. Üniversitede tanıdığı, varlıklı bir ailenin oğlu olan Ali ile hayatını birleştirecekti.  Düğün hazırlıklarını heyecanından çok erkenden başlatmıştı Elvin. Her şey çok güzel ama çok güzel olmalıydı, kusursuz olmalıydı. Bunun için alışveriş işlemleri başlamıştı. Elvin her alış verişe çıktığında aldığı mutfak eşyalarını, süpürgesini, halısını kilimini, kahve makinasını tüm aldıklarını sosyal medyada paylaşıp, yaptığı paylaşımlara kalp ve beğeni alması onu çok mutlu ediyordu.

Kına gecesi, herkes onu çok beğenmeliydi. Beş kıyafet değişti kına gecesi ve kıyafet değiştirme merasiminden eğlenmeye vakit bulamamıştı. Tüm arkadaşlarına “bak becerdim evlenmeyi ama siz bir halt beceremediniz” bakışları atmayı da ihmal etmiyordu.

Kına, nikah töreni ve ardından eğlenilecek mekan organizasyonaları derken balayına çıkılmıştı bile …

İlk gece eşinin yaptığı güllerle süslenmiş odaya onu götürme merasiminin videosunu çekip paylaşmayı da ihmal etmemişti.

Kısa zaman sonra da artık hamileydi Elvin.  ‘Bebeğimin ilk fotoğrafı’ diye bir görsel paylaştı sosyal medyada. Kendisi de ne olduğunu çok anlamamıştı ama olsun ultrason fotosu olduğu belliydi. Belli etmek için elinden geleni yapıyordu. Henüz  üç aylık hamileydi ama katıldığı davetlerde bulunduğu ortamlarda eli hep karnındaydı. Ve bu durumu belli etmek için elinden geleni yapıyordu. Hamilemisin, kaç aylık sorusunu duymak için her şeyi yapıyordu. Sosyal medyada her anını paylaşmayı da ihmal etmiyordu. Bir taraftan da çocuğun cinsiyet partisini yapıp paylaşmıştı. Herkes artık Elvin’in bir kızı olacağını biliyordu.  İsmini belirlemiş, paylaşımlarını henüz doğmamış çocuğun ismi ile yapmaya gayet yoğun bir şekilde devam ettirmişti.

En çok gizlemesi gereken şeyi en çok açık etmeye başlamıştı Elvin. Arkadaşı Demet Elvin’in bu davranışlarına çok üzülüyordu. “Ah arkadaşım seviniyorsun seni anlıyorum ama bu durumu biraz gizleyebilsen keşke” diye geçirdi içinden. Güzel olan şeylerimizi örtmeliyiz. Sakınmalıyız, popüler etmemeliyiz.

Ama Elvin’in pek de durmaya niyeti yoktu, kızı Nazlı doğana kadar.

Gün saymaya çoktan başlamıştı Elvin. Karnı iyice belirginleşmiş, hamileliğini son karesine kadar elinden geldiğince düzenli şekilde paylaşmıştı. Arkadaşı Demet “sağlıkla gel İNŞALLAH” diye dua etti içinden.

Doğuma az kalmıştı ki arkadaşı Demet’i aradı Elvin “doğum başladı hastaneye gidiyoruz”. Apar topar hastaneye varmışlardı. Yolunda gitmeyen şeyler var dedi hastane yetkilileri. Çocuğu sezeryan ameliyatı  ile almış ve yoğun bakım küvezine koymuşlardı.

Anne sütü ile tanışması gereken körpecik midesi yıkanmış, uzun zaman kalmaması gereken radyasyonlu makinalarda bir takım tahlil ve tetkiklere maruz kalmıştı minik Nazlı. Arkadaşı Demet “Ahh Elvin ahh keşke bu kadar önden hazzını yaşamasaydın keşke biraz özel konularını gizleseydin arkadaşım” diye geçirdi içinden. Elvin hastaneden taburcu olmuştu ancak kucağında Nazlısız..

O sosyal medyada önden yaşadığı hazların hepsi acı olarak ödemeye başlamıştı Elvin …

Sonrasında kızı Nazlı ile alakalı duyacağı başka sıkıntılarda sinyallerini vermeye başlamıştı.

Bebeğin fotosunu bile paylaşamamışlardı.

Demet “ahhh arkadaşım daha kızın doğmadan tüm hazları yaşadın….şimdi acı çekiyorsun… “ diye geçirdi içinden.

Sosyal medyayı ihmal etmemek için çok şeyi ihmal etmişti Elvin.

Bu hayatta özel olanı özel tutmayı .Özel olan şeylerimizi herkesle paylaşmamayı önemseyip geliştirebilmeliyiz. Kıymet verdiğimiz bizim için değerli ve özel olan her şeyi gizlemeli üzerini örtmeliyiz. Tıpkı bir  kuyumcunun,sarrafın  en değerli taşlarını kasada ve kadıfeye sarılı olarak sakladığı gibi. Çünkü deneyimsel tasarım öğretisi der ki gizli olan açıkta olandan daha kıymetli ve üstündür…


   Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…

Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, 

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 

Aynadaki kişi...

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Yahya Hamurcu

 

Yorumlar

  1. Kaleminize sağlık.. Günümüzde artık normalleşmiş yanlışları çok güzel vurgulamışsınız. Örtmeliydi üzerini insan kıymet verdiklerinin.. Bugün "naaıl üzerini açarım, nasıl insanlara gösteririm sahip olduklarımı" telaşı insanları sarmış durumda.. Bu da mutluluğumuzdan götürüyor farkında değiliz.. Neredeysek orada olup, oranın tadını çıkaramıyoruz. Güzel bir manzara gördüğünde manzaranın fotoğrafını çekip insanlara gösterme derdinden, manzaranın tadını çıkaramıyoruz.. Anlayabilseydi insan gizliliğin sessizliğin gücünü, bambaşka bi hayatı olurdu..

    YanıtlaSil
  2. İnsan bazen o kadar sevinir ki içi içibe sığmaz herkese duyurmak çığlık atmak ister. Evet ama sevinirken de üzülürken de neyi popüler ettiğimiz önemliymiş meğer. Çok güzel ifade etmişsiniz kaleminize sağlık;))

    YanıtlaSil
  3. Tam da şuanın belki de en çok konuşulması gereken yaralarından herşeyi ortada yaşayınca tüm sevinci yaşayınca ve yanındaki açken toklugunu gösterince elimize üzüntü kalıyor kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  4. İnsan egosu ahhhh… Sabırsız aceleci hep ben diyen en büyük düşman nefsin isteklerine uymak insanı hüsranlara götürürken, Yaradana şükür halini gösterişsiz yaşama çabası nimetlerin artmasına ve nimeti idrake de vesile. “An”da yaşayabilmek ve “an”ı verenle sıkı muhabbette yaşayabilmek ve bunu mahrem bilmek……. Güzel tohumlardan güzellikler filizlenir elbet…

    YanıtlaSil
  5. Bezen sosyal medya dışına çıkmak insanı kendine getiriyor. Lezzettleri algılıyor

    YanıtlaSil
  6. Ellerinize sağlık...

    YanıtlaSil
  7. Çok güzel bir yazı olmuş ,günümüz hastalığı olan sosyal medya yı bu şekilde kaleme alıp farkındalık oluşturduğunuz için çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
  8. Hem uzak hem de yakınlar niye bu kadar özelimi bilsin ister ki insan.Neyi ve kimlere ispatlama çabası? Ve insan sahnesini kime oynadığını şaşırdı...

    YanıtlaSil
  9. Haz yasası, gizlilik yasası, erteleme yasası sessizlik yasası ve daha birçok yasayı birlikte harmanladığınız bir yazı olmuş. Zaten her şey her şeyle ilişkili. Hayatı soyut yasaların bilincinde olarak yaşamak ne kadar da konforlu. Olay daha olmadan önce öngörülü hale geliyor insan. O yüzden deneyimsel tasarım öğretisi eğitimlerini öğrenmeye açık herkese tavsiye ediyorum.

    YanıtlaSil
  10. Ne kadar doğru… Her öncesinde tükettiğimiz haz yanımıza kalır sanıyoruz. O kadar gerçek ki…
    Özel hayat özelse kıymetlidir…

    YanıtlaSil
  11. Mutlu olduğunu düşündüğü şey aslında mutsuzluğunu dizayn ettiği şey olabiliyor insanın…

    YanıtlaSil
  12. Çok güzel bir yazı olmuş , günümüz hastalığı sosyal medya maalesef

    YanıtlaSil
  13. Keşke Elvinin neden böyle davrandığını anlayabilsek ..

    YanıtlaSil
  14. Kaleminize sağlık insanın nasıl değersizleştirtiğini anlatan güzel bir yazı… Gizli olan değerlidir…

    YanıtlaSil
  15. Ayşe Nur Varlı15 Nisan 2024 01:28

    Çevremizde o kadar çok insan var ki bunları normalleştirmiş olan. İrade çok önemli bir gerçeklik...İnsan gerçekten çok üzülüyor ama bişey diyemiyor. Kaleminize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  16. Ayşe Nur Varlı15 Nisan 2024 01:28

    Çevremizde o kadar çok insan var ki bunları normalleştirmiş olan. İrade çok önemli bir gerçeklik...İnsan gerçekten çok üzülüyor ama bişey diyemiyor. Kaleminize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  17. Elinize sağlık 🌷

    YanıtlaSil

Yorum Gönder