Ailesine
daha iyi bir gelecek sunmak için gecesini gündüzüne katarak çalışıyordu. Zaman
su gibi akıp, geçmekteydi. Çocukları da büyümüştü artık. Saçına, sakalına aklar
düşmüştü. Yoğun ve yorucu bir iş hayatı vardı. Uzun boylu, yapılı, dağ gibi bir
adamdı Erhan… İyi bir eş, iyi bir
babaydı. Ailesine çok değer verirdi. Ailesi ve arkadaşları tarafından sevilen,
sözü sayılan biriydi. Çocuklarıyla olmayı, onlarla vakit geçirmeyi özlüyordu. O
yüzden özlem duyduğu toprağın, kokusunu içine çekeceği at çiftliğinde, bir
pazar kahvaltısı yapmak istiyordu.
Bu
yoğun, akıp geçen hayatın içinde hayalini kurduğu gün gelmişti.
Havanın
güzel olduğu bir pazar günü ailesiyle birlikte dışarı çıktılar. O gün eşi,
çocukları, kardeşleri, eş, dost hep beraber orman manzaralı bir mekânda
kahvaltı yapacaklardı. Doğanın içinde olmayı özleyen bakışlarıyla, yüzündeki
tebessüm daha da belirginleşiyordu. Ailesiyle birlikte bu sıcacık samimi mekânda
olmanın tadını çıkarıyordu. Mis gibi orman havası herkesin modunu
güzelleştirmişti. Çocuklar, atları
görünce çok mutlu oldular. Biraz da şaşırdılar. İlk defa bu kadar çok sayıda
atı yakından görüyorlardı.
Masaya
kahvaltılıklar geldikçe yüzler gülüyordu. Bu güzel mekânda kahvaltı etmek tüm
aile için bir ödüldü.
Gözlerine
ve midelerine hitap eden bir sofra ile keyifleri yerindeydi. Bu sahnelere şahit
olan Erhan çok mutluydu. ‘’İyi ki de yaptım bu organizasyonu, tüm sevdiklerim
burada’’ diye içinden geçirdi.
Gözleri
hemen yakınındaki, kırmızı ateşini dışına vermiş, gümbür gümbür yanan kuzineye
takıldı.
Bir
anda annesinin, üşümesinler diye, sabahın karanlığında, yataklarından çıkmadan
yaktığı soba canlandı gözünde. Kardeşleriyle yorganın altında gülüşmeleri,
yataktan çıkmak için evin ısınmasını beklemeleri… Zihnindeki üstü örtülü geçmiş
arşivi, bugünle kıyaslamasına sebep olmuştu. Geçmiş adeta bir film şeridi gibi
geçiyordu gözlerinin önünden.
Erhan iç dünyasına
dalmış derin derin düşünüyordu ki eşi
-
“Hayırdır
aslanım nerelere daldın?” diye sorunca Erhan irkildi ve şunu sordu.
-
“Senin de
kardeşin var ve uzun zamandır görüşmüyorsunuz. Kardeşini düşünüyor musun?” diye
sordu eşi Esra’ya. “Neden görüşmüyorsunuz?” diye değil de “Kardeşini
düşünüyor musun?” diye sordu. “Onun şu an ne durumda olduğunu? Neler
yaşadığını? Sağlığı yerinde mi, herhangi bir sıkıntısı var mı, keyfi yerinde
mi? Ailesini, evini, sıcacık sohbetleri veya tartışmaları özlüyor mu? diye hiç
merak ettin mi?”
Esra; sözü alarak
-
“Öncelikle
kardeş nedir diye düşünelim mi ne dersin?” diye sordu. “Kardeş kelimesinin
“karındaş” kelimesinden geldiğini duymuş muydun?”
“Belki
farklı zamanlarda, belki aynı anda…Evet bu bir gerçek. Aynı annenin karnında
büyüyüp, aynı anneden dünyaya gelmek insanı karındaş yapar. Ama kardeş olmak
çok başka bir şey… “
“Kardeşlik,
bir sınavdır. Onun bir derdi varsa sende huzursuz olursun. O hastaysa sen
kaygılı olursun. Sürekli onu düşünür, derdiyle dertlenir, onun için bir şeyler
yapmaya çalışırsın. Böyle içten içe bir ateş yanar bağrında, o iyileşene kadar
da sönmez o ateş.”
“Evet biz Gamze ile karındaşız. Yani sadece aynı anneden dünyaya geldik. Çok üzgünüm ki biz kardeş olamadık. Benim Gamze’ ye çok emeğim geçti. Küçük annesi gibiydim. Emek veren hep ben olunca, Gamze sadece almayı öğrendi. Bana emeği geçmedi, bu sebeple de onun gözünde benim bir değerim olmadı. Bak senin kardeşlerin senin yanındalar ama Gamze benim yanımda olmak istemedi.” dedi.
“Sonraları ben de bıraktım ipin ucunu kopup gittik işte böyle…”
‘’Bedel
ödeyen bedel ödediğine düşkünleşir, bedel alan bedel ödeyene nankörleşir’’.
Ama hayat, bana öyle güzel kardeşler verdi ki... Kimileri
vardır ki, aynı anneden dünyaya gelmezler. Onlar karındaş değillerdir ama
kardeştirler.
-
“Aynı anne
babadan dünyaya geldiğimiz kardeşlerimiz olduğu gibi, aramızda kan bağının
olmadığı yabancı insanlarla da kardeş olabiliriz.”
-
“Nasıl yani?” diye
sordu Erhan. “Yani aynı anne babadan doğmadığımız insanlarla da kardeş
olabiliriz öyle mi?”
-
“Evet… Önemli
olan kan bağı değil. Bazen iş
arkadaşımız veya arkadaşlarımız kan bağından öte kardeşimiz olur. “
-
“Biraz daha
açıklar mısın?” dedi Erhan.
-
“Bir ailede
kardeşlerden biri çalışmayı, üretmeyi seven biri olurken, diğer kardeş böyle
olmayabiliyor. Kardeşin çalışmayabilir. Ya da bir süre işsiz kalabilir. Sen çalışır kazanır, kazandığından kardeşine,
annene babana verirsin. Kiralarına destek olursun, yemeğe götürürsün,
çocuklarına harçlık verirsin ve gittiğinde hediyelerini eksik etmezsin. Ve
karşılığında bir şey beklemezsin. Bu senin hayatına başarı katar, ama bunu bir
yere kadar devam ettirebilirsin. Hayat bu… Ne zaman ne olacağı belli olmaz.
Kardeşin hasta olur, ömür boyu çalışamaz durumda olur anlarım. O zaman işler
değişir tabi. Fakat bunun dışında da diğer zor durumda olan kardeşlerimize
destek veriyoruz öyle değil mi? İş yerindeki çalışanına, arkadaşına ve diğer
ülkelerdeki kardeşlerine yardım etmen de kardeşliktir hayatım. Ve sen bu konuda
çocuklarımıza ve ailene örnek olan bir insansın. Seninle gurur duyuyorum.”
“O
yüzden kardeşini düşünen, onun adına iyi ve faydalı isteklerde bulunmalı, değil
mi?”
“Merhametli,
duyarlı insanlar, acı çeken birine ‘ondan bana ne?’ demez. Kardeşinin maddî ve mânevî her türlü
derdi, onun da derdi olur. Ve bunları karşılık beklemeden yapar….”
Kardeşlik
Duygusu Nasıl Güçlenir?
“Kardeşlik
duygusunu pekiştiren ve güçlendiren davranışlardan biri de hediyeleşmektir. Hediyeleşerek
birbirimize karşı olan sevgimiz, muhabbetiniz artar. Kardeşlik bağımızı
güçlendirmek, birbirimize yön verebilmek için de telefonla da olsa arada aramak
sormak ve ziyaretlerde bulunmakta önemlidir.”
“Mesela,
sen kardeşlerine böyle şeyler yapıyorsun ama…
Sevdiğini söyledin mi hiç? Sevdiğini söylemekte çok kıymetlidir. Bunu
duymakta insanı çok mutlu eder ama her insan ‘seni seviyorum’ diyemeyebilir.
Çünkü her insanın farklı bir sevgi dili vardır.”
“Birisi
vardır ki, ‘ayaklarını üşütürsün çorap
giy’ der. Biri vardır ki ‘karnın açtır senin, gel yemek hazır’ der. Biri vardır
ki ’maaşını aldın mı bir şeye ihtiyacın var mı’ diye sorar. Biri vardır ki
savaş olan bir ülkede insanlar aç, susuz, kaygılı diye uyku tutmaz, ağzının
tadı kaçar.
“Erhan’ım
kendi rahatını düşünüp etrafındaki ıstıraplara duyarsız kalmak, gerçek bir
insanın vicdanına sığmaz. Bak bir soru sorduk kardeş nedir? diye. Konu nerelere
geldi?”
‘’Evet
Erhan’ ım, Kardeşlerimiz için neler yapabiliriz?”
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…
Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.
"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"
Yahya Hamurcu
Kardeş, kendini düşündüğün kadar düşündüğün kişidir. 🌸 Kaleminize sağlık
YanıtlaSilAynı evde kardeşimizin soyut manevi ihtiyaçları nedir bilmeyebiliyoruz gerçekten. Çok güzel bir yazı yazanların yüreğine sağlık...
YanıtlaSilYani kan bağı mı can bağı mı? Bende size katılıyorum. Bazı sevgiler ve yakınlıklar kan bağını geçebiliyor. Karşılıklı ihtiyaç gidermeylede alakalı olabilir mi acaba🤔 Kaleminize sağlık👏👏👏🌻
YanıtlaSilÇok güzel yazmışsın eline emeğine sağlık🌷
YanıtlaSilHayatın koşuşturmasından yanımızdakilere nazımız sazımız geçtiğinden mi bilinmez ama sevdiklerimizi unutuyoruz. Onun yardım çığlığını duymuyoruz. Adiliğinden dolayı belki görmek istemiyoruz.
YanıtlaSilBilmiyorum ama….
Canımızı sıksada…
Ne konuşacağını bilsekte…
Serseri olsada…
Çalışsa veya çalışmazsada…
Ailedeki bireyleri unutmamız gerektiğini hatırlatan bir yazı olmuş.
Gerçeği ve sabrı hatırlattığınız için teşekkürler ☺️
insanın kardeşi ile arasında güçlü bir bağ olması önemli... insanın anne babasından sonra zor zamanlarında ilk akla gelen kardeşi oluyor.. güzel bir yazı olmuş...
YanıtlaSilEllerinize sağlık çok anlamlı detaylarda bilgiler var yazanın kalemine sağlık👌
YanıtlaSilİnsanın karındaşı ile kardeş olamaması ne acı. Yabancı ile kardeş olabilmesi ise ne büyük nimet.
YanıtlaSilKardeşler arasında da bedel dengesi kurulduğunda kardeş kavgaları son bulur. Bedel insanın şifası. Ama insanların çoğu bilmez. Keşke ilk söylenenler ilk söylendiğinde anlaşılsaydı...
YanıtlaSilBu adamlar gibi erkek ihtiyac var 😂 yeri gelecek Taş fırın yeti gelecek plaza (light) erkek karışımı beyler olmalı. Buda kadına düşüyor. Uyumlu eşin olunca her şey daha anlamlı ve keyifli oluyor ☺️☺️
Sil“Kimileri vardır ki, aynı anneden dünyaya gelmezler. Onlar karındaş değillerdir ama kardeştirler”
YanıtlaSilRabbimizin bize siz kardeşsiniz dediği müslüman kardeşlerimiz işte bunlar, gerçekten kardeşimiz gibi sahiplenebilmek nasip olsun.
Güzel bir hatırlatma oldu, Allah razı olsun 😊
Tam da kan bağıyla değil, can bağıyla kardeşim dediğin kişilere gönderilecek bir yazı 👏🏼👏🏼
YanıtlaSilGerçek kardeşin tanımı çok güzel yapılmış elinize sağlık.
YanıtlaSilİnsanlar aynı anneden babadan kardeş olmayabilir onlarında arasında kardeşten daha sıkı bağ kurabilirler kardesliklerininde sıkı olmasinin ikisininde birbiri için bedel odemeleridir
YanıtlaSilHic tanimadigin kardesin aci cekerken ayni aciyi cok uzakta yureginde hissedebilmek umursamama hakkina da sahipken bunu hissedebilmek...
YanıtlaSilKaleminize saglik ne guzel yerlere deginmissiniz
Anne babanın bir olmasıyla kardeş olduklarından, amaçta, yaşam stilinde bir oldukların daha kıymetli oluyor. Emeğinize, yüreğinize sağlık
YanıtlaSilYaradanın bir yaratma stili ve bir ölçüsü varsa; bana kardeş verirken de benim öğreneceğim ve öğreteceğim şeyler olmalı karşılıklı ve sorumluluklarım. Yakınımızdaki kardeşlerimizden başlayarak, uzağımızda ki kardeşlerimize selam olsun ♥️
YanıtlaSilNe güzel bir yazı olmuş. Ellerinize sağlık
YanıtlaSilKeyifle okuduk...ellerinize sağlık
YanıtlaSilHer açıdan kardeşliği ne güzel kaleme almışsınız🌱
YanıtlaSilÇooook beğendim 😊 neler neler öğretti bu yazı bana 🥲 hem duygulandım hem yüzüm güldü hem de farkındalık oluştu. Yazanın emeklerine sağlık 🌺
YanıtlaSilKardeş olmayı, Allah nasip etsin inşaAllah
YanıtlaSilÇooook beğendim 😊
YanıtlaSil