Bir anda ne olmuştu da o çok sevdiği adam “Seni üzmek istemem, sen iyi bir
insansın. Ben seni üzerim. Bir süre görüşmeyelim Nalan.“ diyebilmişti?
İyi bir insan olduğu için mi terk ediliyordu? İyi bir insan neden terk
edilirdi ki? Her aklına gelen soru ile birlikte tutamadığı gözyaşlarına
hıçkırıkları ekleniyordu. Kendini özenle sevilmiş, beslenmiş sonra da sokağa
atılmış bir kedi gibi hissediyordu. Soğuk havada, yağmurdan ıslaklığını silkeleyecek
gücü bulamayan kedicik gibi.
Aynaya baktı, ağlamaktan gözleri balon gibi şişmişti.
“Bir erkek için gözyaşı döken kadınlardan değilim.” diyordu bir zamanlar.
Şimdi ise kendisi de bir erkek için gözyaşı döken kadınlar kervanına
katılmıştı.
İlişkinin başında vezir iken şimdi nasıl rezil hale gelmişti? Sırf onu
görebilmek için, gece gündüz kapısında yatan adam, nasıl olmuştu da bu hale
gelmişti? Bu zamana kadar söylediği ve yaptığı her şey yalan mıydı yoksa?
İlişkinin başında yoğun ilgi göstermesi, çiçeklerle ve hediyelerle kendini
hatırlatması, iş yoğunluğunun içinde araması,
tam da duymak istediklerini söylemesi ayaklarını yerden kesmişti.
‘’Hadi güzel bir yemeğe kaçırayım seni !’’ demesi, iki ara bir derede koşup gelmesi Nalan’a çok
iyi geliyordu. Bunca zamandan sonra onu düşünen, rahatlatan birine nasıl ‘’hayır’’
diyebilirdi ki? Bunca yıldan sonra beklediği adam gelmişken; Nalan da bunların
karşılığını fazlasıyla vermek istemişti.
Artık gündemini tamamen Enes oluşturuyordu. İşine, ailesine ve arkadaşlarına
ayırdığı zamandan çalmaya başlamıştı. Enes bir yana dünya bir yana oldu
birden. Enes için her an müsaitliği
vardı. Onun için tüm programlarını erteleyebilir, iptal edebilirdi. Enes’le mesajlaşırken yorgun olmasına rağmen ‘’iyi
geceler’’ deyip konuşmayı sonlandıramazdı. Dakikalarca telefona bakıp mesaj
gelmesini beklerdi. Enes ise çoğu zaman mesajlaşırken uyuyakalırdı. O, ertesi
gün ‘’uyuyakalmışım kusura bakma.’’ cevabıyla yetinir olmuştu. Kırgın kalbine
rağmen, ‘’ay canım, kıyamam’’ der ve öpücüklerle yanıtlardı.
İlişkilerde her
zaman ulaşılabilir olmak insanı çekici kılar mı?
Bir ilişkide neyi ne kadar beklemeli insan?
Aşklar ilk anda tatlı başlar, sonra aşkın acısı mı hissedilirdi?
Peki, aşkın acısını sevgi sosu tatlandırır mıydı?
Kırılmış kalpleri yeni aşk menüleri onarır mıydı?
İnsanın içinde bulunduğu anda verdiği tepkiler ilişkinin gidişatını
değiştirir. Karşı tarafa sürekli ‘’seni seviyorum’’ demek, sürekli mesaj atıyor
olmak, bir süre sonra etkileyici olmamaya başlar. İşte Nalan da bu hataya
düşmüştü. Enes’e sürekli gün içinde mesajlar atıyordu. “O nelerden hoşlanır,
nasıl onu mutlu edebilirim” diye düşünürdü. Gelecekte ne kadar mutlu bir çift
olacaklarını hayal edip, duruyordu. Her aradığı zaman ne yapıyorsa yapsın
telefonu hemen açardı.
Oysaki Nalan’ı ilişkinin başlarında çekici kılan şey yoğun ve meşgul
olmasıydı. Hayatındaki diğer insanlara ve kendine vakit ayırıyor olması
albenisini artırıyordu.
İlişkilerin arka planındaki işleyişi bilmemek, Nalan’ın terk edilmesine
zemin hazırlamıştı.
İletişimin ve ilişkinin ardındaki dinamikleri bilmek, insanın işini
kolaylaştırır.
Aslında iletişimde ve ilişkilerde neler oluyor?
Devamı bir sonraki yazımızda…
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…
Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.
"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"
Yahya Hamurcu
İlişkilerin arka planını öyküleştirerek anlatan bu güzel yazı için teşekkür ederim.
YanıtlaSilİnsanlar en büyük hatayı iletişimlerini de yapıyor. Herkese lazım olan bilgiler. Çok teşekkürler yazı için
YanıtlaSilDengeyi nerede bozarsak, orada sorun yasiyoruz :(
YanıtlaSilİlişkide ki problemi ne güzel anlatan bir yazı olmuş, elinize emeğinize sağlık 🦋
YanıtlaSilBeni oda daha çok sevsin daha çok arasın diye caha çok üstüne düştüğümüz insanlar neden hep kaçan kovalanır durumuna geliyor ki?..
YanıtlaSilİlişkilerde herşey güzel başlarken sonrası kötü biten hikayelerin sebeplerinden birini güzel kaleminizle yazıya döktüğünüz için teşekkür ederim.
Kaleminize sağlık 👏🏻
YanıtlaSilKaleminize sağlık, çok hoş bir yazı olmuş
YanıtlaSilinsan nasıl da yanılıyor, dengeleri bozarak daha mutlu olabileceğini:::((:(:(:(
YanıtlaSilSalt bir kişinin mutluluğu üzerine kurulmuş ilişkiler uzun soluklu olmuyor maalesef . Kadın yada erkek farketmiyor bu tek taraflı aşk ortaklığının yaralısının kim olduğu . hikayedeki mağduriyetin bu denli can acıtmasının sebebide kahramanının kadın olması aslında , en azından benim için . eninde sonunda 2 klişeye gelip tosluyor ilişkinin kırılgan tarafı ; ''kaçan kovalanıyor'' ve ''kimseye hakettiğinden fazla değer vermeyeceksin'' ama doğrusunu söylemek gerekirse enkazdan çıkmak , ayağa kalkmak en çok kadına yakışıyor . gelelim ezcümle kısmına ilişki profesorlüğü mentörlüğü yapmanın hiçbir anlamı yok neydi en favori aşk tanımımız '' aşk seni vuracağından emin olduğun bir silahı tereddütsüz başkasına teslim etmektir '' bilmediğiniz , öngörmediğiniz hiçbirşey yok aşk'ın tabiatında . öyleyse ne yapıyoruz ''senin bile olmayan nefesini , başkasının kesmesine izin vermiyoruz''
YanıtlaSilSağlıcakla/MAK
Kaçan kovalanır mantığı çok doğru.guzel bir yazı kaleminize sağlık
YanıtlaSilYaptığımız iyiliklerin de bir kıvamda olması gerektiğini ve o kıvamında miktarını öğrettiğiniz
YanıtlaSiliçin ve çok daha fazlası için….. Çok kiymetlisin Deneyimsel Tasarım
Ögretisi 🌸 Kaleminize sağlık 🙏🏻
Doğru bildiğimiz yanlışlar dengede başlayan bir ilişkiyi alt üst edebilir. Kaleminize sağlık
YanıtlaSilçok ilgi göstermek, çok değer vermek, çok emek harcamak iyi zannederek yanılmışız... Miktar ne kadar da kıymetli
YanıtlaSiletkileyeci bir yazı olmuş ,kalmenize sağlık
YanıtlaSil